Günlük hayatımızda pek çok kabullenme durumlarıyla karşı karşıya kalırız. Ör. Tuzsuz olduğu için beğenmediğimiz bir yemeği yememiz, bir kabullenme davranışıdır.
“Her derdin bir devası vardır” dense de hayatta çözümü olanaksız sorunlarla
karşılaşma olasılığımız vardır. İşlerimiz her zaman istediğimiz şekilde
gitmeyebilir. Hayatın tüm koşullarını
kontrol edemeyiz. Canımızın her istediğini yerine getiremeyebiliriz. . Hiçbir
çözümün olamayacağı durumlarda sorunu kabullenmek, sorunu çözmek kadar etkili
olabiliyor.
Neleri, kimleri kabullenerek onların oluşturabileceği
sorunları etkisiz hale getirebiliriz?
En değerli nesnelerden biri kendi özümüzdür. Kendimiz varsak,
dışımızdaki nesnelerin bir anlamı, bir değeri vardır. Mutlu olmanın en önemli
yolu, hatalarımızla, kusurlarımızla;
beğendiklerimizle beğenmediklerimizle, boyumuzla bosumuzla, kilomuzla,
rengimizle, yeteneklerimizle, becerilerimizle ve ruhsal durumumuzla kendimizin
değiştirilemeyecek yönlerini olduğu gibi kabullenmektir. Birey; çekinmeden,
korkmadan “Ben buyum işte…”diyebilmeli
Kendimize değer vermediğimiz sürece başka şeylere
vereceğimiz değerin hiçbir anlamı ve önemi yoktur.
GEÇMİŞİ KABULLENME
“Geleceği, geçmişi bırak; anı yaşamaya bak” dense de yeri
gelince aşırıya varmadan geçmişi ve geleceği kurgulamak oldukça yararlıdır,
yaşamanın bir gerekliliğidir. Bugünümüzü şekillendiren ve geleceğimizi
aydınlatan geçmişimizdir. Geçmişteki deneyimlerimizi kullanarak anımızı
yaşıyoruz, geleceğimizi planlayacağız.
Geçmişimizi
hayatımızdan silip atacak halimiz yok. Geçmişi bırakarak değil, geçmişi
kabullenerek geçmişteki problemlerin üstesinden gelebiliriz.
İçimizden atamadığımız olumsuz yaşantı ve duygularımızı,
kabullenerek etkisizleştirebiliriz. Ancak sonrasında benzer hatalara
düşmemeye çaba göstermeliyiz.
İŞİMİZİ KABULLENME
Mutluluğun önkoşullarından birisi de kişinin sevdiği bir
işinin olmasıdır. Herkesin yeteneğine uygun, sevdiği bir işte çalışması –veya
iş kurması- istenilen, ideal bir durumdur. Ailemizin, devletimizin bu konuda
vatandaşlarına, bireylerine yardımcı olması beklenir.
Var olan koşullar nedeniyle istediğimiz işi bulamayabiliriz.
İşin kolayı yoktur. Beğensek de beğenmesek de işimizi kabullenmek zorundayız.
İşimizden hoşlanmamak, bir ömür mutsuz olmaktan başka bir işe yaramaz.
Kendi ayaklarınız üzerinde durabiliyorsanız, kral sizsiniz.
YAKINLARIMIZI, ARKADAŞLARIMIZI KABULLENME
Beraber yaşayabilmenin, dostluklar oluşturabilmenin en
önemli koşullarından birisi, karşımızdakilerini olduğu haliyle kabullenmektir.
Kendimizi değiştirebiliriz ancak karşımızdakini fazla değiştirme şansımız
yoktur. Kişilerin doğuştan getirdikleri veya sonradan oluşturdukları bazı
kemikleşmiş, kalıplaşmış huyları
olacaktır. Ör. Dalgındır, ağır yürektir; bazı işlerde aksamalara neden
oluyordur. Karşımızdaki farklı bir
kişidir. Her yönüyle bizim standartlarımıza uygun olmayabilir. Sürekli kusur
arandığında, hayat her iki tarafa da çekilmez hale gelir, tartışmasız, sürtüşmesiz gün geçmez. Çözüm: Ya
kabulleneceksin ya da uzak duracaksın, ayrılacaksın! Uzman yardımı da denenebilir.
KOŞULLARI KABULLENME
Engelli olabiliriz. Kanser gibi bir sorunla beraber
yaşamamız gerekebilir. Hayatta her şeyi başarmak olanaksızdır. Bazen
başarısızlıklarla, bazen yenilgilerle karşılaşabiliriz. Farkında olmadan yanlış
söyleyip pot kırabiliriz. Yaşamın doğal akışı içerisinde çözümü olanaksız
durumları kabullenmek, hatta sorunla beraber yaşamak zorunda kalabiliriz. Olumsuz
olsalar da yaşamın değiştirilemeyecek, kontrol edilemeyecek durumlarını;
koşullarını kabullenmek zorundayız.
Ör. Bir şey almak isteriz, ancak paramız yeterli
olmayabilir.
“Fiziksel çevreniz de vücut bütçenizi etkiler. Mümkünse sesin ve kalabalığın az olduğu ve yeşilliğin, doğal ışığın fazla olduğu yerlerde vakit geçirmeye özen gösterin. Basit bir saksı çiçeğinin yapabilecekleri gerçekten inanılmazdır. Çevresel faktörler psikiyatrik hastaların daha çabuk iyileşmesine dahi yardım eder.” (L. F. Barrett)
Sonraki yazılar:
KABULLENMEYLE İLGİLİ GÜZEL ÖRNEKLER; KABULLENMENİN TEKNİĞİ, SINIRLARI
Kalın;
sağlıkla, mutlulukla!..
Dursun BİLGİN