Çocuğumuzun Tutturma ve Ağlamalarıyla nasıl Baş ederiz? Kriz yönetiminde; kesin, net, denenmiş çözümler bu yazıda.
Biyolojik ve psikolojik yönden sağlıklı oldukları halde, kurallara
karşı gelen, ağlayan, isteğinde direten çocuklara bazı yöntemler uygulayarak
onları kırmadan; sakinleşmelerini, kurallara uymalarını sağlayabiliriz
Bir kişi çocuğuna sözünü dinletemiyorsa; bu, çocuğun söz
dinlemediğinden değil, o kişinin çocuğa sözünü dinletemediğindendir.(Üstün
dökmen konuşması)
Çocuk sizin güç gösterileriniz, acındırmalarınızdan ziyade,
uygulayacağınız yöntemlerle sağlıklı bir kişilik kazanacaktır.
Öncelikle çocuğumuzun ağlama ve tutturmalara alışmaması ya
da alışmışsa çocuğumuzu bu davranışından vazgeçirebilmek için uygulayabileceğimiz
tavır ve yöntemleri gözden geçirelim.
ÇOCUĞU ÖNCEDEN BİLGİLENDİRİNİZ, ÖNLEMLERİNİZİ ÖNCEDEN
ALINIZ.
Çocuklar yeterli bilgi ve deneyime sahip olmadıkları için olası olaylar,
çocuğun başına gelmeden önce, ne yapmaları gerektiği oldukça kısa ve net olarak
çocuğa açıklanmalı. Çocuklar, ilk kez karşılaşacakları ortamlarda nasıl
davranacaklarını bilemezler. Oyun parkına, alışverişe, bir yere konuk olarak
giderken, konuk geldiğinde vb. durumlarda önceden nasıl davranacakları çocuğa açıklanırsa;
büyük olasılıkla çocuk, nasıl davranacağını bilerek, öğrettiklerinizin
çoğunluğunu uygulayacaktır. (Hepsini uygulamasını beklemeyin) Öğretmediğiniz
durumlarda ise, ne yapacağını bilemeyen, bocalayan çocuk, ilkel istekleri ve
dürtüleri doğrultusunda hareket edip sizleri zor durumda bırakacaktır.
Benzer biçimde çocuğunuzu karşılaşabileceği tehlikeleri
önlemek için önlemlerinizi önceden alınınız ya da çocuğunuzu aşırıya kaçmadan
takip ediniz.
ÇOCUĞA AŞIRI KIZMAMA, BASKI YAPMAMA
Çocuğa aşırı kızmak, zorla susturmak ve baskı yapmak, çocukta
tepkiye ya da doğal eğilimlerini içine bastırmasına neden olabilir. Aşırı
uysallık veya inatçılığa sevk edebilir. (A.Yörükoğlu) Sakin, net ve kararlı olduğunuzda
daha etkili olacaksınız.
ÇOCUĞUMUZLA KONUŞMA
Hatasız insan olmaz. Çocuğumuzun önemli hatalarından sonra,
onu karşımıza alıp kızmadan, korkutmadan hatası ile ilgili sakince konuşup
gerekli bilgileri verebiliriz. İkna edebilirsek o hatayı yapmamaya çalışacaktır.
Çocuğumuz, fazla nasihat çekilmeden ara sıra kendisine bir şeyler öğretilmesini
hoş karşılar, hatta zevk alır. Çünkü öğrenmek bir ihtiyaçtır.
Bu konuda önemli olan, konuşma ve bilgilendirmemizi kriz
anında değil ortam sakinleşip yumuşadıktan sonra ve olay, gündemden düşmeden
önce yapmamız önemli.
ÖDÜL VE GÖRMEZDEN GELME YÖNTEMİ
Bu yöntemi uygulayarak çocuğumuzu istediğimiz şekilde
terbiye edebiliriz. Bu önemli konu ayrı bir yazıda ele alınmıştır. Bk. TekYöntemle Terbiye.
Burada dikkat edeceğimiz nokta, çocuğun olumlu davranışlarını ara sıra
“aferin” vb. sözel ödülle ödüllendiriyoruz. Olumsuz davranışını bırakması için
herhangi bir ödül önermiyoruz. “Susarsan sana çikolata veririm” dediğimizde, o
an sussa bile, ileri zamanlarda çikolatayı almak için ağlamayı alışkanlık
haline getirecektir. Böylece ödülle çocuğumuzun olumsuz davranışını pekiştirmiş
oluruz.
Başkalarıyla ya da çocuğumuzla oluşabilecek bir kriz anında
uygulanabilecek yöntemlerin en önemlilerinden biridir.
Çocuğumuz inatlaşıp isteğinde direttiği zamanlarda sakin kalıyoruz; ona herhangi bir tepki vermiyoruz. Çünkü ona kızmak, inatlaşmak, kendimizi acındırmak, ağlamak, yalvarmak gibi tepkiler çocukta yeni etkiler bırakarak olayı alevlendiriyor; olay daha büyüyüp içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Bu tür yöntemler, uzun vadede çocuk için daha sakıncalı olabiliyor.
Ağlayan, inatlaşan çocuğumuza, “Sen susuncaya kadar bekliyorum” deyip
bekliyoruz ya da kendi normal işimize dönüyoruz. Çocuk eylemini bir süre
sürdürüyor. Bizden herhangi bir tepki alamayıp bir sonuç elde edemeyince, çocuk
borusunun ötmediğini görüp sakinleşiyor.
Çocuğun istekleri,
sakin zamanında karşılanmayıp öfkeli zamanında karşılandığında, sözünde
diretmeye ve inatçılığa alışıyor.
Çocuğunuz sözünde
diretme ve inatçılığa alışkınsa, yöntemden kısa zamanda sonuç beklenmemeli. Bu
yöntemle birlikte diğer yöntemler de uygulanmalı. Ancak bu tavrımızı
sürdürürsek, çocuktaki inatlaşma giderek azalacaktır.
İSTEĞİNİ ERTELEME
Her türlü yöntemi uygulayıp önlemlerimizi aldığımız halde
isteğinde direten çocuklara uygulayabileceğimiz bir eğitim yöntemidir.
Çocuk içinden gelen istek ve dürtülerini (canının
istediklerini) kontrol etmesini bilemediğinden, içten gelen bu istekleri
doğrultusunda diretme ve inatlaşmaya girmektedir. Yavaş yavaş bu istek ve
dürtülerini kontrol etmeye alışması için, kısa bir süreden başlayarak ve
giderek süreyi uzatarak isteklerini erteliyoruz. Bize güvenebilmesi için o
sürenin sonunda isteğini kesinlikle yerine getiriyoruz. Ör. Süt içmek için
direten bir çocuk varsayalım. Saatte yelkovanı göstererek, “Bu yelkovan şuraya gelince (5 dakikalık)
sütünü vereceğim.” diyoruz. O arada ne yaparsa yapsın sütünü vermiyoruz.
Gösterdiğimiz yere gelince o istemese bile sütünü veriyoruz. (O sırada çocuğun
içten gelen isteği kaybolmuş olabilir.)
5 dakikaya alıştıktan sonra zamanla süreyi 10.20.30…
dakikaya çıkararak “canının istediğini” kontrolde onu eğitiyoruz. Tüm
isteklerinin karşılanamayacağını belirtiyoruz. Sonraki zamanlarda, istek ve
dürtülerini kontrol etmeye ve ertelemeye alıştığı için çocuğumuz, eskisi kadar
diretmiyor.
Dürtülerimizi, bu
anlamda nefsimizi, kontrol konusunda, biz büyüklerin bile fazla başarılı
olamadığını hatırlatalım.
MOLA
İnternetten edindiğim bilgiler kadarıyla hatalı, kabul
edilemez davranışları olan çocuklara bu yöntem uygulanıyor. Çocuk, odasında
veya başka bir yerde kısa bir süre kendi başına bekletilerek (mola) hatalarını
düşünme fırsatı veriliyor. Çocuğun olumsuz olarak etkilenmemesi için,
profesyonellik gerektiren ve karşıt görüşlerin olduğu bu konuda sorumluluk
almak istemiyorum. Kendinizin araştırma
yapmanızı öneririm.
Çocuklarımı büyütürken benim de uyguladığım etkili ve
etkisini hemen gösteren bir yöntemdir. Çocuk isteğinde diretip ağladığında, çocuğun
dikkatini başka bir şeye yönlendiriyoruz, krize neden olan etkeni
unutturuyoruz. Böylece çocukla kavga, gürültüye girmeden sorunu çözüyoruz. Ör.
Ağlayan bebeğinizin gözünün önünde onun korkmayacağı renkli mendil, peçete ses çıkartan
veya ışıklı bir oyuncağı hareket ettirin çocuk ne oluyor diye o nesneye bakarken
susacaktır, oyalamayı biraz sürdürürseniz ağlamayı da unutacaktır. (Hemen
deneyebilirsiniz)
Ağlama ve kriz anında, kendine oyalanacağı bir şey; oyuncak,
yiyecek vb. verilebilir. Oyun veya herhangi bir etkinliğe yöneltilebilir. Herhangi bir şey veya kitap, gazete vb.deki
resimler gösterilebilir. Televizyonda herhangi bir şeye dikkati çekilebilir. Böylece
çocuk, dikkatini çeken yeni şeye odaklanırken kriz ve ağlamasına neden olan
uyarıcıyı unutur.
Aşağıda belirtilen yöntemleri uygulayarak çocuğumuzun dikkatini
başka yönlere çekebiliriz:
A)
OLAY YERİNDEN UZAKLAŞTIRMA
Çocuğumuzun ağladığı veya inatlaştığı olay yerinden
uzaklaşırsak yeni ortamdaki yeni uyarıcılar çocuğun dikkatini çeker ve çocuk
önceki olayı unutur. Ör. Markette bizim almak istemediğimiz bir şeyi, al diye
tutturuyorsa onu marketin başka bir bölümüne götürdüğümüzde yeni şeyler dikkatini
çekecek ve önceki durumu unutacaktır. Sakıncalı bir nesne ile oynayan çocuğumuzun oradan uzaklaştırıp eline yeni şeyler verebiliriz .
Bununla ilişkin olarak çocuğumuz birileriyle kavgaya
tutuşmuşsa, onlara zarar veriyorsa, çocuğumuzu o ortamdan uzaklaştırırız;
arkadaşlarına zarar verdiği için uzaklaştırdığımızı, kendisine anlatırız.
B)
SORU SORMAK, SEÇENEK SUNMAK
Çocuğa kriz anında ilginç bir soru sorduğumuzda veya seçenek
sunduğumuzda dikkatini o yöne çekerek eski olayı unutturmuş oluruz. Yönteme alışınca ve yöntem iyi uygulananınca
önemli ölçüde yararlı sonuçlar alınıyor. Ör. Bir kriz anında çocuğa, “Köpek
geceleyin dışarıda üşür mü?” diye sorup arkasından
konu ile ilgili başka sorular sorabiliriz. Çocuk markette ağlıyorken, markette alacaklarımızı
göstererek seçimi ona yaptırabiliriz. Evdeki oyuncaklarla ilgili sorular
sorabiliriz.
Seçenek sunma yöntemi,
ara sıra uygulandığında, bazı kararlarda kendi görüşünün alındığını anlayan
çocuk, bundan memnunluk duyar, özgüveni artar.
C)
KUCAĞA ALMA
Özellikle küçük yaştaki çocukları sakinleştirir, rahatlatır.
Çocuğun kucağa alışmaması için, ara sıra uygulanmalı.
D)
ÇOCUĞU OYALAMA
Çocukla anlaşmazlık anında çocuk, herhangi bir etkinliğe yönlendirilir.
Çocuklar oyalanacak her hangi bir şey bulamayınca canları sıkılır ve huzursuz olurlar.
Çocuklar; Oyun, oyuncak, resim, oyun hamuru, televizyon, bilgisayar, oyun parkındaki
oyuncaklar vb. nesnelerle kararınca oyalanırsalar, hem krize hem de can
sıkıntılarına çözüm üretilmiş olur.
Kendilerine bu konuda
biraz rehberlik yapılmış çocuklar, kendi kendilerine oyalanacak bir şeyler
bulup onunla meşgul olabilirler.
Çocukla doğrudan ilişki kurarsak, çocuk sınırları, kuralları öğrenir. Tepkilerimize göre davranışlarını değiştirir. Onun için çocuğumuzla öncelikle normal ilişkilerimizi sürdürmeliyiz. Başa çıkamadığımız durumlarda yukarıdaki dikkatini başka yöne çekme yöntemlerine başvurabiliriz.
Çocuğumuza uygun kendi
geliştirdiğimiz yöntemleri uygulayabiliriz. Burada, her çocuğa uygun, farklı
yöntemler, seyrek aralıklarla uygulandığında daha verimli olabilmektedir.
DAVRANIŞIN NEDENİNİ ARAŞTIRMA, DOKTORA, UZMANINA BAŞVURMA
Çocuğun olumsuz davranışlarına çözüm üretemediğimiz
durumlarda çocuktaki o davranışın nedeni araştırılmalı. (Niye öyle davrandığını kendisine sorabiliriz.)
Çocuk bizi örnek aldığından ve çocuğumuzu biz
yönlendirdiğimizden öncelikle kendimizi gözden geçirmeliyiz. Çocuğa yaklaşım tarzımız
ve yöntemlerimiz eğitsel olmayabilir. Ör. Çocuğa daha yararlı olacağını
düşünerek çocuğu aşırı sevip kollayabiliriz. Oysaki her şeyin aşırısı gibi,
çocuğu aşırı sevip korumak da sakıncalı. (Anne- babaların yeteri kadar
eğitilmediği bu konularda yazılarımla yararlı olmaya çalışıyorum)
Bazı durumlarda, çocuğu o davranışa iten bizim
tahminlerimizin dışında farklı nedenler olabiliyor. Çocuğumuzun biyolojik ve
ruhsal yapısından kaynaklanan sorunlar veya çevresel bazı etkenler çocuğumuzu
istemediğimiz o davranışa sürükleyebiliyor.
Çözüm üretemediğimiz
her konuda olduğu gibi, bu konuda da çözüm üretemediğimizde, doktor ve uzmanına
başvurmayı alışkanlık haline getirelim. Unutmayalım, HER SORUNUN KESİNLİKLE BİR
ÇÖZÜMÜ VARDIR.