Kişilerin
başarılarının altında; yetenek, beceri, çalışma azmi ve çalışma süresi gibi
etkenlerin dışında; kişinin çalışırken işine verdiği dikkatin önemi yadsınamaz.
Bu yazı
dizisinde, dikkatin biyolojik ve bilimsel yönlerine fazla değinilmeden; dikkat,
eğitimsel yönden ele alınacak; dikkatin nasıl toparlanacağını ve özellikle
okullarda başarıyı artırabilmek için, çocuğun içten gelen dikkatinin nasıl
yönlendirileceği konuları,iki bölüm halinde incelenecektir.
DİKKATİN TANIMI
İnternetteki
bir tanımda, “ Dikkat: Bütün duygu ve düşünce gücünü bir nokta, bir konu
üzerinde yoğunlaştırma” olarak tanımlanmaktadır. Yani tüm zihin ve duyum
gücümüzü yapacağımız işe yöneltmektir.
DİKKATİN ÖNEMİ
“Her işin başı sağlık” diye bir atasözümüz
vardır. Atasözünün devamını da şöyle söyleyebiliriz: Her işin başı sağlık,
sonrası dikkattir. Dikkatimizi yönlendirmeden hiçbir iş yapamayız. Her işte
başarının ilk şartı, O işe konsantre olmak yani dikkattir.
Dikkatteki
küçük aksaklıklar, büyük sorunlara neden olabilmektedir. Trafik kazalarındaki
anlık dikkatsizliğin sonucunu üzülerek görüyoruz. Her şeyini gayet güzel
ayarlayan, bir aşçının bir anlık dikkatsizliğini düşünelim. Atacağı fazla tuz,
bütün yemeği mahvedecektir.
Kişilerin,
okul ve yaşamlarındaki başarılarında, dikkatin ne denli önemli olduğu da gözden
kaçırılmayacak bir gerçektir.
DİKKATİMİZİ HANGİ UYARICILARA
YOĞUNLAŞTIRIRIZ?
Beynimiz, gündelik yaşamda sınırsız sayıda
uyarıcılarla karşılaşır. Uyarıcıların bazılarına beyin odaklaşır ve uyarıcı
fark edilir. Pek çok uyarıcıyı ise beynimiz duyumsamaz, diğer uyarıcılardan
ayırt edilemez. Örneğin: Geceleyin caddedeki ışıklardan, dikkatimizi, yanıp sönen veya hareket eden ışıklar çeker.
İçten
gelen dikkatimizi harekete geçiren nesneler hangileridir?
BENZER
UYARICILARDAN; FARKLI OLANLAR, GÜCÜ VE ŞİDDETİ FAZLA OLANLAR DİKKAT ÇEKER.
Yukarıdaki kaplan resimlerine, ilk baktığınızda büyük olasılıkla; öncelikle
büyük kaplanı görmüşsünüzdür. Sonra, “Ötekiler de ikişer ikişer aynı
resimlermiş.” diye zihninizden geçirmişsinizdir. Fabrikada gürültü içinde çalışan kişi - eğer
dikkatini gürültüye yöneltmezse- bu gürültüleri pek duymaz. Başka taraftan daha
şiddetli, farlı bir ses gelirse o tarafa bakar. Diğerlerinden farklı giyinen
kişi dikkatleri üzerinde toplar.
ORTAMDAKİ DEĞİŞİKLİKLER, BİREYİN
DİKKATİNİ ETKİLER.
Değiştirilen koltuk takımı,
tanıdığımızın görülmedik bir davranışı,
okumakta olduğunuz bu yazıdaki büyük yazılar.
KİŞİLERİN DİKKATLERİ; ONLARIN AMAÇLARI, MERAKLARI, GEREKSİNİMLERİ İLGİ VE İSTEKLERİ
DOĞRULTUSUNDA GERÇEKLEŞİR.
Bu konu, yazımızın “Dikkatle
İlgili Bazı Özellikler” bölümünde örneklendiriliyor.
DİKKAT ÇEŞİTLERİ
Dikkat, “oluşumu” yönünden incelendiğinde iki başlık altında
incelenebilir:
İstemsiz (kendiliğinden) dikkat:
Bazı nesneler, istesek de istemesek de dikkatimizi çeker, dikkatimizi ona
yöneltiriz. İçten gelen dikkatimizin kendiliğinden bir nesneye yönelmesine
“istemsiz dikkat” denir. Bu tür olaylarda; uyarıcı, dikkat çekicidir. Ör. Düşen kişiye herkes bakar. Bazı güçlü uyarıcılarla çocuğun dikkati çekilerek; eğitimde çocuğun istemsiz
dikkatinden yararlanılabilir. Eğitimde asıl önemli olan istemli dikkattir.
İstemli (iradi) dikkat: Bazı
durumlarda dikkatimizi, bir nesne, bir olay ya da bir işe yöneltebilmemiz için
kendimizin bir çabası gerekir. Dikkatimizin,
kendi isteğimizle bir nesne ya da olaya yönelmesine “istemli dikkat”
denir. Araba süren kişiler veya ders çalışan kişiler, iş yaptıkları sürece çabalayarak
dikkatlerini işlerine yoğunlaştırmak zorundadırlar. Aksi halde ya işlerini
yapamazlar ya da işlerini yanlış yaparlar.
İstemli dikkat, tüm işlerde başarının
anahtarıdır.
DİKKATLE İLGİLİ BAZI ÖZELLİKLER
BİREYLERİN DİKKAT SÜRELERİ VE DİKKAT YOĞUNLUKLARI, KİŞİLERE VE KİŞİLERİN YAŞLARINA GÖRE BİREYSEL
FARKLILIKLAR GÖSTEREBİLİR.
Bireylerin uyarıcılara odaklanma
yoğunlukları birbirlerinden farklı olduğu gibi uyarıcılara odaklanma süreleri
de birbirlerinden farklıdır. Ayrıca her bireyin kendi gelişim evrelerindeki
dikkat süresi ve dikkat yoğunlukları da birbirini tutmaz. Okul öncesi dönemdeki
çocukların, dikkat süreleri ve dikkat yoğunlukları azdır. Bireyin gelişimiyle
birlikte kişilerin dikkat süre ve yoğunluğu artar. Bireyin yaşlanmasıyla, tüm
diğer zihinsel durumlarında olduğu gibi, kişinin dikkatinde de gerilemeler gözükebilir.
KİŞİLERİN DİKKATLERİ; ONLARIN AMAÇLARI, MERAKLARI, GEREKSİNİMLERİ İLGİ VE İSTEKLERİ
DOĞRULTUSUNDA YOĞUNLAŞIR.
Yani her bireyin odaklandıkları
nesneler farklılıklar gösterebilir. Yaşla beraber bireyin ilgi ve
gereksinimleri değişeceğinden, bireylerin farklı yaşlarda odaklandıkları
nesneler birbirinden farklı olacaktır.
Bitişik resim, değişik çocuklara gösterilirse, ilk
baktıkları ve dikkatlerini yoğunlaştırdıkları resimler birbirinden farklı
olacaktır. Açlıkla boğuşan çocuk gözünü tabağa dikip ağzını sulandırırken,
bisiklete gereksinimi olan çocuk bisiklete, top oynamayı seven ancak topu
olmayan çocuk topa bakacaktır. Gerçeği olmayıp resim oldukları için, ya da
merak ve ilgileri olmadığı için, bazı
çocuklar da uyarılmayacaklar resme bakıp geçecekler.
TV almaya niyetli bir kişi, televizyonunu bir ay sonra alacağını
planlamış olsa bile, çarşıda gezinirken dikkati televizyonlardadır. Diğer
vitrinleri görmezden gelirken TV vitrinlerine gözü kaçar.
BİREYLER, AYNI ANDA FARKLI NESNE YA DA OLAYLARA DİKKATLERİNİ
YÖNELTEBİLİRLER.(=DİKKAT BÖLÜNMESİ)
İnsan zihni aynı anda birçok
zihinsel işlevleri yerine getirebilmektedir. Dikkatini birden çok nesne ve
olaylara yöneltebilmektedir. Ancak bu durum, yöneltilen nesnelere olan dikkatin
yoğunluğunu ve süresini azaltır, Ör. Seyir halindeki otobüs sürücüsü, tüm yol
boyunca dikkatini arabasından ayırmadığı gibi; dikkatini yola, başka arabalara,
trafik işaretlerine dikiz aynasına yönlendirirken dikkatinin bir bölümünü de
telefonla konuşmaya ayırabiliyor. Bu durumda, asıl odaklandığı nesnede
sürücünün dikkati biraz yoğunken, diğer nesnelere olan dikkati azalıyor ya da
tümüyle kayboluyor. Sürücü, telefonla veya birileriyle konuşurken, konuşmaya
fazla odaklandığı için, arabaya az odaklanıyor veya arabaya hiç odaklanamayarak
kaza yapabiliyor.
Benzer biçimde, yolda yürüyorken; telefonda konuşanlar, yaşlılar ve
küçüklerde de dikkat bölünmüşlüğü ve dikkat dağınıklığı olduğundan, herhangi
bir kazanın olmaması için onların yanlarından geçerken, sürücülerin daha dikkatli olmaları gerekir.
KİŞİ, KENDİ İRADESİYLE VE ÇABASIYLA DİKKATİNİN SÜRESİNİ VE YOĞUNLUĞUNU
ARTIRABİLİR, İSTEDİĞİ NESNEYE DİKKATİNİ YÖNELTEBİLİR, İSTEDİĞİ NESNEDEN
DİKKATİNİ ÇEKEBİLİR.
Sınıfta bir ders boyunca dikkatini toparlamakta zorlanan öğrenci, biraz
kendini zorlayarak 2-3 saat süren merkezi sınavda bir an bile dikkatini
dağıtmıyor. Üstelik soruları anlayabilmek ve çözebilmek için dikkatini en yoğun
şekilde soru kitapçığına daha doğrusu sınava odaklanabiliyor.
İnsanların yalnızca dıştan gelen
uyarıcılara dikkat etmeyip, dikkatini istediği olaya, işe vb. yöneltmesi;
dikkatini verdiği eylemdeki başarısını artıracaktır.
HER ÇEŞİT TEŞVİKLERLE,
BİREYLERİN, YAPTIKLARI İŞLERE YÖNELTTİKLERİ DİKKATİN SÜRE VE YOĞUNLUĞU
ARTIRILABİLİR.
Kişi, bir şeyi yapmaya teşvik dildiği
zaman içten gelen dikkatini daha iyi kullanır. Ör. Yapacağı iş sonunda ödül
alacağına bilen çocuk, işini daha dikkatle yapar. Dersten önce, “derste neyin işleneceği, derse katılmakla ne gibi
kazanımlar elde edecekleri” açıklanan öğrenciler, derse daha dikkatle
katılacaklardır.
DİKKATLE İLGİLİ ÖZELLİKLERDEN EĞİTİMDE
YARARLANMA
Dikkatle ilgili bu
özelliklerden yararlanılarak, öğrencilerin dikkatini çeken uygulamalar
gerçekleştirilir; eğitimde daha iyi bir seviyeye gelinebilir. Bu bağlamda
Öğretmen; dikkat konusunda öğrencilerin bireysel farklılıklarını, ilgi ve
gereksinimlerini dikkate alır; onların dikkatlerini canlı tutmak için çeşitli
teşvik önlemlerine başvurur; derslerde öğrencilerine zengin uyarıcılar sunar;
öğrencilerin dikkatlerini canlı tutmaları için bireysel olarak çaba
göstermeleri gereğini öğretir ve tüm bunları uygular. Böylece öğrencilerin
dikkat yoğunlukları artırılarak onların daha başarılı olmaları sağlanır.
DİKKAT
DAĞINIKLIĞI
Dikkat dağılması, bireyin yöneldiği odak noktasının,
yani bireyin dikkatini yönelttiği nesne ve olayın değişmesi dikkat dağılımıdır.
Kısaca, kişinin yapacağı işe
odaklanamaması, dikkatini o işe verememesi durumudur. Ör. Çocuk öğretmenini
dinlerken içinden başka şeyler düşünür. Dikkatini söylenenlere değil içinden
geçenlere verir. Bir başkası, kitap okurken TV’deki bir film dikkatini çeker.
Okuduğundan bir şey anlamaz. Çünkü çocuğun dikkati yazıya değil TV’ye
yöneliktir.
Dikkati Toparlayamamanın Nedenleri
Dikkat
dağınıklığının; biyolojik, ruhsal ve
çevresel nedenleri olabilir. Biyolojik ve psikolojik yönünü hekimlere bırakarak, kişinin
dikkatinin dağılmasına yol açan ruhsal ve çevresel etkenleri inceleyelim:
Dikkat Verilen
Olay ve Nesnenin Uzun Sürmesi ve sıkıcılığı: Fazla uzun süren dikkat beyni
yorar. Uzun süre kitap okuduktan veya TV izledikten sonra beynimizin
yorulduğunu hepimiz fark etmişizdir. Uzun süreli dikkat durumunda, kişi dikkat
etmeye çaba gösterse de beyin bir süre sonra yorulmaya, uyuşmaya başlar; hedef
nesne ya da olaya dikkat yöneltilemez. Ör. Bir hatibin konuşmaları dinlenirken,
ilk söylenenlere dikkat verilir. Konuşmacı konuşmayı uzatır ve ilginçlikten
uzaklaştırırsa dinleyicilerin dikkati giderek azalır. Hatta bir süre sonra sıkılmaya
başlarlar.
Dikkat Yönelten Kişinin Yoğun Duygular Yaşaması: Kişinin aşırı üzüntü, korku, sevinme gibi yoğun duygular yaşaması, dikkatini bu duygulara ya da bu duyguları yaratan olaylara yöneltmesine neden olur. Birey, dikkatini yönlendirmesi gereken noktaya, odaklanamaz. Evde anne-baba kavgasını izleyen çocuk, bir maçı az önce kazanan çocuk veya dersini yapmadığı için az önce azarlanan çocuk dikkatini; -öğretmen ders işlerken- derse yöneltmeyip yaşadığı yoğun duygulara yönlendirebilir ve dersten bir şey anlamaz. Onu derse katmak için öğretmenin özel bir çabası gerekebilir.
Uykusuzluk: Yorgun beyin uyuyarak dinlenir, yeniden başarım ( performans) kazanır. Uykusuz kalan beyin gücünü kaybeder, tüm diğer zihinsel işlevlerde olduğu gibi dikkatte de bir gerileme söz konusu olur, kişide dikkat dağınıklığı gözlenir. Beyin dikkat etmek için daha çok güç ve enerji harcar.
Dikkat Yönelten Kişinin Yoğun Duygular Yaşaması: Kişinin aşırı üzüntü, korku, sevinme gibi yoğun duygular yaşaması, dikkatini bu duygulara ya da bu duyguları yaratan olaylara yöneltmesine neden olur. Birey, dikkatini yönlendirmesi gereken noktaya, odaklanamaz. Evde anne-baba kavgasını izleyen çocuk, bir maçı az önce kazanan çocuk veya dersini yapmadığı için az önce azarlanan çocuk dikkatini; -öğretmen ders işlerken- derse yöneltmeyip yaşadığı yoğun duygulara yönlendirebilir ve dersten bir şey anlamaz. Onu derse katmak için öğretmenin özel bir çabası gerekebilir.
Uykusuzluk: Yorgun beyin uyuyarak dinlenir, yeniden başarım ( performans) kazanır. Uykusuz kalan beyin gücünü kaybeder, tüm diğer zihinsel işlevlerde olduğu gibi dikkatte de bir gerileme söz konusu olur, kişide dikkat dağınıklığı gözlenir. Beyin dikkat etmek için daha çok güç ve enerji harcar.
Zihinsel Yorgunluk:
Uykusuzlukta olduğu gibi zihinsel yorgunluk durumunda da beynin çalışmasında
azalma göze çarpar. Dikkat süresi, yoğunluğu azalır; odak noktası değişir,
istenilen hedefe dikkat verilemez. Bu nedenle, okulda dersler arasında, 15-20 dakikalık dinlenmelere yer verilerek
öğrencilerin dikkatlerini yeniden toparlamaları sağlanıyor.
Eğitimsiz Dikkat:
Dikkatini nasıl odaklandıracağını bilemeyen kişi (özellikle çocuklar) kendi
gücünü, çabasını kullanamaz. Birey bu konuda eğitilirse, beyni,
yavaş yavaş dikkat etmeye alışır, giderek zihninin performansı artar.
Ör: Derse nasıl dikkat edeceğini bilmeyen çocuk, derste iken ders dışı farklı
şeyler düşünebilir.
İşe veya derse
dikkatlerini nasıl yönlendirecekleri, çocuklara öğretilmeli.
Yetersiz ve
Dengesiz Beslenme: Beyne yeteri kadar kan ve oksijenin gitmemesi, beynin
biyolojik olarak olumsuz yönde etkilenmesine neden olur. Beyindeki
elektriklenmenin ve enerji kapasitesinin artırılması, beyin dokusunun korunması
ve geliştirilmesi için yeterli ve dengeli beslenmek gerekir. Özellikle iyi bir sabah kahvaltısı yapılmazsa, beyin gerekli enerjiyi
bulamayacağı için kişide; uyku hali, dikkat dağınıklığı, öğrenme güçlüğü vb. olumsuzluklar göze çarpar.
Ortamın Uygun
Olmaması: Bireyin aynı anda birçok uyarıcılarla karşılaşması, kişinin
ruhsal durumuna uymayan ortamlar, onun dikkatini dağıtabilir. Ör: Gürültülü
sınıf çocuğun dikkatini dağıtabilir.
Sonuç: Çocuğun
derslerde ve sınavlarda başarılı olabilmesi için, onun dikkatini dağıtan yukarıda belirtilen
olumsuz etkenlerin ortadan kaldırılması veya azaltılması gerekir.
Dikkat Eksikliği
Dikkat eksikliği, “ kişinin, genellikle zihin
yapısından ileri gelen, dikkat
vermesinde ve sürdürmesindeki güçlük” anlamındadır. Dikkat dağınıklığından
farklıdır. Hiperaktivite ve disleksi (okuma güçlüğü) vb. durumlarda dikkat eksikliğinden
söz edilebilir. Böylesi durumlarda hekim yardımından yararlanılmalı.
Sonraki yazı: AİLE VE OKULDA ÇOCUĞUN DİKKAT EĞİTİMİ
Sonraki yazı: AİLE VE OKULDA ÇOCUĞUN DİKKAT EĞİTİMİ
Hoşça
kalın.