Karne, çocuğun ve
ailenin yaşamını etkileyen önemli bir olaydır. Karne süreci, iyi yönetildiğinde
aile ve çocuğa faydalı olabilmesine karşın, bazen de çocuğu hayal kırıklığına
sürükleyip onda ruhsal yaralanmalara neden olabilmektedir.
Öncelikle karnelerde
verilen not sistemini tanıyıp sorgulayalım:
Not sistemi bir çeşit yarışma şeklidir.
Not sistemi, öğrenciyi faaliyete teşvik etmek için oluşturulmuş, onu kendisiyle
ve arkadaşlarıyla yarıştıran bir sistemdir. Yarışmada kullanılan puanlar,
burada not adı ile kullanılır. Yarışmalardaki sıralamalar gibi not sisteminde
de çocuklar aldığı notlara göre bir çeşit sıralama oluştururlar.
Not Sisteminin Faydaları
Not sisteminde öğrenci, arkadaşlarından
veya önceki puanlarından daha yüksek puan almak için çaba gösterir, çalışmalara
katılır; böylece başarısını artırır.
Günümüzün
toplumsal yaşam düzenleri, bir ölçüde rekabet ve yarışmaya dayalıdır. Küçük
yaştan itibaren yarışma ve rekabet koşullarında yetişen çocuğun, ileride
yarışma ve rekabete dayalı toplumsal düzene uyum sağlaması kolaylaşır. Yarışmaların
faydalarına karşın olumsuz yan etkileri de vardır.
Not Sisteminin Olumsuz Yanları
Sınavdan ve sınav
sonucunda alınan puanlardan, sınava katılanların tümü önemli ölçüde etkilenebiliyorlar.
Sınıfta düşük not
alan çocuklar; arkadaşları ve öğretmeni karşısında mahcup olabiliyor, ailesinin
ve çevresindeki diğer kişilerin notlarını beğenmeyeceğini düşünerek
kaygılanabiliyorlar. Bazı çocukların kendilerine güvenleri azalıyor.
“Başarabilecek miyim?” korkusuyla herkeste bir sınav kaygısı oluşabiliyor.
Çocuklar,
bilgilerini artırıp geleceklerini güvence altına alma düşüncesinden çok, yüksek
not alma telaşına düşüyorlar.
Not
sistemi sınıfta ayrımcılığa neden oluyor. Sınıfta iyi notalan öğrenciler
kıskanılabiliyor. Hatta bazılarından nefret ediliyor. Kimi öğrenciler, örnek
öğrenci olarak popüler oluyor; kimi öğrenciler de küçümsenip alay konusu
olabiliyorlar. Böylece not nedeniyle öğrenciler arasında ayrımcılık oluşuyor,
bazı çocuklar istenilmeyen bazı duyguları yaşayabiliyorlar.
Sınav ve not
sisteminden, durumu iyi öğrenciler de etkilenebiliyor. Notlarıyla bağdaştırarak
bazen kendilerini yanlış algılıyor ve olumsuz davranışlar sergileyebiliyorlar.
Ör: Bazı öğrenciler şımarık davranışlar sergileyebiliyorlar. Kimilerinin başarının
verdiği sarhoşluk içerisinde çevrelerinden beklentileri artabiliyor. Bazen de
“ileride bu kadar başarılı olamazsam, çevrenin gözünden düşerim.”gibi
düşüncelerle kendilerinde kaygı oluşturabiliyorlar.
Not sisteminin bu
olumsuz etkilerinden çocuklarımızı uzak tutmak için, aile ve öğretmenlere
önemli görevler düşmektedir. Bu konuda ailelerin neler yapabileceğini bu
yazımızda incelemeye çalışacağız.
Not sistemi güvenilir bir ölçme aracı
mıdır? 5 kg. bir ağırlığı hangi terazide tartsanız aynı gelir. Bilgi
ölçmenin tam geçerli bir tekniği, birimi veya sınırı yoktur. Her öğretmenin önemsediği,
değer verdiği konular birbirinden farklı olduğundan, bir öğrenci farklı
öğretmenlerden tamamıyla aynı notu alamaz. Benzer biçimde, farklı okullarda,
farklı coğrafyalarda çalışan, farklı devirlerde ve farklı kültürlerde yaşayan
öğretmenlerin hepsinden aynı ölçüde not vermeleri beklenemez.
Ancak her bir
öğretmenin, sınıfındaki öğrencilerini, kendi ölçütlerine göre, en ufak bir
ayırım yapmadan en objektif şekilde değerlendirdikleri kuşkusuzdur. Öğrencinin
aldığı not nedeniyle öğretmenini suçlamanın, bir anlamı ve faydası yoktur.
Notlar, çocuğumuzun gelecek hayatındaki başarısının bir göstergesi
midir? Bilgili olanların ve bilgilerini kullanmasını bilenlerin, toplumsal hayatta biraz daha iyi yerlere geldiklerini
bir genelleme yapmadan söyleyebiliriz. Bunun yanında yüksek notları olmadıkları,
hatta okul yüzü görmedikleri halde; bilimde, politikada, iş ve sanat hayatında
ve sayamadığımız diğer alanlarda başarının zirvesine çıkmış, şu an hepimizin
örnek verebileceği pek çok kişi vardır. Derslerde başarılı oldukları halde,
çalışma hayatında başarıda zorlananlara da rastlanmaktadır. Kişilerin her alan
ve koşulda aynı başarıyı sergilemeleri olanaksızdır.
Ders notları, çocuğumuzun zekâ ve
yeteneğinin bir ölçüsü müdür? Ders notları ile bilgi dağarcığımızın, bazı
yetenek ve becerilerimizin o zamanki güncel durumu sınırlı olarak değerlendirilir.
Beynimizin kapasitesi sınırsızdır. Çok az ve sınırlı bilgi- becerileri ölçmekle
beynin tüm kapasitesini anlamak olanaksızdır.
Bir çocuğun bazı derslerden başarısız olması,
onun yeteneksiz ve başarısız olduğunu kanıtlamaz. Tekniğine uygun, planlı programlı olarak
çalışan bir çocuk, kendisinden zeki, ancak çalışmayan bir öğrenciden daha
yüksek puan alabilir.
KARNE ALAN ÇOCUĞUMUZA NASIL
DAVRANMALIYIZ?
Herkesin hayatta başarabileceği ve severek
yapabileceği bir iş veya başarılı olabileceği bir alan kesinlikle vardır. Çocuğumuzun
ders notlarına bakarak, çocuğumuzu ya da kendimizi ümitsizliğe sürüklememiz
uygun bir davranış değildir. Herkesin yetenek ve kapasitesine uygun ve severek
yapabileceği bir iş kesinlikle vardır.
Çocuğumuzun hayata olumlu pencereden bakması, kendini güvende hissetmesi,
gelecekten kaygılanmaması ve güdülenerek çalışmaya odaklanması için, çocuğumuzu,
sürekli bu umut ve beklenti içinde yetiştirmeliyiz. Kişi yeteneğine ve
isteğine uygun bir işte çalışabilir, yeteneğine uygun iş kurabilir. Yeteneği az olan kişiler, yaptıkları işte;
eğitildikçe, çalıştıkça ustalaşabiliyorlar. Çocuğa, altından kolaylıkla
kalkabilecekleri sorumluluklar verilmeli; iş yapma zevk ve alışkanlığı
kazandırılmalı
Herkesin kaldırabileceği belli bir yük
vardır. Kişiye en ağır cezayı verseniz bile belli bir ağırlıktan fazlasını
kaldıramaz. Kişinin yapamayacağı şeyleri zorla yaptırmaya kalkmak, ona
işkencedir, onu istismar etmektir. Çocuktan beklentilerimiz, onun başarabileceği
sınırlar içinde olmalı. Çocuk başarılı olmak için elinden geleni yapıyorsa, ona
kimsenin herhangi bir söz söylemeye hakkı yoktur. Çocuğumuzu, olduğu haliyle
benimsememiz en doğrusudur.
Karnesiyle gelen çocuğu nasıl
karşılamalıyız? Çocuğumuzla karşılaştıktan
sonra hemen onun karnesine bakmak, çocukta karnenin kendisinden değerli olduğu
kanısını uyandırabilir. Çocuğunuzla karşılaşınca önce onu sevin. Sonra birlikte
karnesini inceleyebilirsiniz, aşırıya kaçmadan olumlu geri bildirimlerde
bulunabilirsiniz; ancak önerilerinizi bir başka zamana bırakmanız uygun olur.
Karneye bakarken sadece başarısız derslere
odaklanmayın. Karneye bakarken sadece olumsuzları görmek, hayata da dar
olumsuz pencereden bakmak demektir. Çocuğun
karnesine bakarken öncelikle olumlu dereceler değerlendirilip çocuk ruhsal
yönden hazırlanmalı. Özellikle çocuğun davranış notları, önemsenmeli.
Uygun tepki: Çocuk başarılı da olsa,
başarısız da olsa çocuğa yaklaşımda
aşırıya kaçınmamalı. Aşırı yergi onu üzdüğü gibi, aşırı övgü de onda sizin
beklentilerinizi karşılayamama korkusunu oluşturabilir.
Çocuğunuzu başkalarıyla kıyaslamayın. "Her öğrencinin kendine göre bir gelişim hızı ve sekli olduğundan çocuğunuzun
karnesindeki dereceleri ve sonucu başka öğrencilerinkiyle karşılaştırmak
süretiyle kendi çocuğunuzu yermek veya övmek doğru olmaz." (Eski bir karneden
alıntı)
Özellikle
çocuğunuzu kendi çocukluğunuzla kıyaslamanız çocuğunuzu güvensizliğe sürükler,
evde sürtüşmelere neden oluşturur.
Karnesi başarısız olan çocuk
cezalandırılmalı mı? Çocuğumuzun ruh sağlığı, notlarından çok daha
önemlidir. Kırık notlarından dolayı çocuğumuz, yeteri kadar zaten mahcup
kalmıştır. Hiçbir cezanın, çocuğun onurunu kırıp ruhsal durumunu zedelemekten
başka işe yaramayacağını unutmayalım. Çocuğa karşı fiziki ve sözlü şiddetten
uzak duralım.
Peki, ya ödül… Çocuk kendisi ve
geleceği için çalıştığının bilincinde olmalı. Kendisi için değil de, ödül için çalışan çocuk, biraz
zorlandığında, “Ödülü almasam da olur.” deyip geri çekilebiliyor. Kendi ve
geleceği için çalışan çocuk, zorluklardan yılmıyor; zorlukları aşıp hedefe
doğru uygun adımlarla ilerliyor.
Maddi ödüldense,
manevi ödül, çocuğu daha çok etkiler. Maddi ödüle alışan çocuk her zaman bir
beklenti içinde olabiliyor. Maddi ödül için söz verildiğinde, verilen söz
yerine getirilmeli
Başarısızlığın nedeni olarak sadece çocuk
görülmemeli. Çocuğun okuldaki çalışmalara içtenlikle katılması,
sorumluluklarını yerine getirmesi okul başarısı açısından önemlidir. Bunun
dışında çocuğun eğitiminde etkili olan aile, çevre, okul gibi etmenlerin,
çocuğun başarısında her birinin önemli etkileri vardır.
Ailede uygun çalışma ortamının olamaması, bir
arkadaşının onu olumsuz yönde etkilemesi, okuldaki olanakların kısıtlılığı,
çocuktaki duygu bozukluğu vb. etkenler, çocuğun başarısını olumsuz yönde
etkilemiş olabilir.
Başarısızlık,
sadece çocuğun değil bir aile (hepimizin) sorunu olarak görülmeli, ona göre
çözümler üretilmeli.
Başarısızlık nedenleri üzerinde durulmalı,
onun kişiliğine dokunulmamalı. “Sen
tembelin birisin.” gibi çocuğun kişiliğini olumsuz yönde yargılamak, sorunu
çözmek yerine daha büyük yaraların açılmasına, içinden çıkılmaz bir hal
almasına dönüşür. Çocuk tembel olduğuna inanarak hepten tembelleşebilir. Çocuğun
başarısızlık nedenleri üzerinde durularak, nedenler ortadan kaldırılabilir.
Çocuk eğitiminde “sevgi” yönteminden yararlanma:
Anne-babasını, öğretmenini seven çocuk, onları hiçbir şekilde üzmek
istemez. Çocuk yaramazlık yapmadığı gibi, başarılı olmak için elinden geleni
yaparak, onların gözüne girmek, onlardan olumlu dönütler almak ister. Bunun
yolu, çocuğumuzu koşulsuz sevmek, onunla gereği kadar ilgilenmek ve ondan
yapabileceği kadarıyla başarı beklemektir.
Çocuğun başarı seviyesini yükseltmek için
neler yapılmalı? Anne-baba çocuğuyla görüşüp, sorunun, hepsinin ortak
sorunu olduğunu, sorunu beraberce çözümleyeceklerini çocuğa açıklamalıdırlar.
Sorunu ortaya
çıkaran nedenler saptanıp ortak hal çareleri düşünülmeli. Sorunu ortaya çıkaran
nedenler araştırılıp giderilmeli. Bu konularda öğretmen ve rehber öğretmenden
yararlanılmalı.
Bilgili olmanın
yararları, anlatılarak çocuk isteklendirilmeli. Nasıl çalışacağı, okulda nelere
dikkat edeceği açıklanmalı: “Çocuk
okuldaki çalışmalara tüm dikkatiyle katılmalı. Öğrendiğini pekiştirmesi ve
unutmaması için derslerde not tutmalı ya da öğretmenin tutturduğu notlara çalışmalı.
Gereği kadar tekrarlar ve alıştırmalar yaparak unuttuğunu hatırlamalı. Bilmediği
konuları araştırmalı, sorup öğrenmeli.” vb konu ve teknikler aile ve okul tarafından çocuğa öğretilmeli.
Sözün özü: Çocuğumuzun daha iyi yerler
gelmesini istiyorsak, onu eleştirmek yerine, ona fırsatlar sunmalı, aşırıya kaçmadan onu
çalışmaya, okul ve evdeki sorumluluklarını yerine getirmeye teşvik etmeliyiz.
Sonraki yazı: OKUDUĞUMU ANLAMIYORUM
Sonraki yazı: OKUDUĞUMU ANLAMIYORUM
Teşekkürler, hoşça kalın.