29 Aralık 2018 Cumartesi

1.SINIFTAKİ ÇOCUĞUN HIZLI OKUYABİLMESİ İÇİN



Önceki yazımızda hızlı okumaya etki eden etmenleri ve hızlı okuyabilmek için neler yapabileceğimizi incelemeye çalışmıştık. Çocuğun, okuma- yazmayı öğrenme döneminde uygulanacak bazı stratejilerle, biraz da kendi çabalarıyla onun ileride hızlı okuması mümkündür. Hızlı okumanın altyapısının nasıl oluşturulabileceğini aile ve okulun bu konuda neler yapabileceğini bu yazıda incelemeye çalışacağız.

ÇOCUĞUN HIZLI OKUYABİLMESİ İÇİN AİLELERİN YAPABİLECEKLERİ

Ona kitap okuyun. Aile, bebekliğinden itibaren çocuğa kitap okuyarak onun, duyu organlarının, beyninin çalışmasını sağlayabilir, dinleme becerisi ve anlama gücünün gelişimine katkıda bulunulabilir. Kendilerine kitap okunan ve kitabın resimleri gösterilen çocukların okula ve okuma yazmaya karşı ilgi ve istekleri artar.

Yaşına, yeteneğine uygun etkinlikleri zamanında yaptırın.  Aile, çocuğun yaşına uygun bilgi ve becerileri kazanması için rehberlik yaparak çocuğu okula hazırlar. Okula gelmeden önce yeteri kadar oynamış, defter- kalemle, sayılarla tanışmış çocuk okula hazır olarak gelecek, okuma yazmayı daha kolay öğrenecek ve daha hızlı okuyacaktır.

Çocuğunuz birinci sınıfı bitirip yaz tatiline girdiğinde kesinlikle onunla ilgilenin!
Birinci sınıfı bitirdiği yılın yaz tatilinde aşırı baskı yapmadan, bıktırmadan birlikte yapacağınız okuma-anlatma çalışmaları, çocuğunuzu akranlarından ileriye taşıyacak; okumayı unutmayacak; hatta hızlandırarak ömür boyu sürecek başarısında etkili olacak. Özgüvenini artırıp, okumaya karşı olumlu tutum geliştirecektir.

Okul ile iş birliği yapın. Aile olarak, çocuğa nasıl yardım edeceklerini, okulla iş birliği yaparak belirlemeliler. Aile ve okul birlikte hareket etmezse çocukta zihin karışıklığı oluşabilir. Örneğin: Okulda, sesten hareketle “okuma-yazma” öğretilirken, evde harflerin adlarının öğretilmesi, öğretmeni ve çocuğu zora sokabilir. Benzer şekilde 6 ile 4’ün toplanmasını okulda ve evde farklı yöntemlerle öğrenen çocuğun kafası karışacak, işlemi yapmakta zorlanacaktır.

Okuma- Yazmayı Kimler Öğrenebilir?
Bir arkadaşım, seminer konuşmasında şöyle demişti: “Bir çocuk normal uzaklıktaki okuluna kendi kendine gidip dönebilecek kapasiteye sahipse, bu çocuk okuma-yazmayı öğrenebilir.”

OKULDA HIZLI OKUMANIN ALTYAPISI NASIL OLUŞTURULUR?  
   
Eskiden çözümleme yöntemi ile cümle; sözcük, hece sonuçta seslere (harf) ayrılıp, sesler yeniden birleştirilerek hece, sözcük, cümle oluşturularak okuma-yazma öğretilirdi. Şimdi bireşim yöntemi ile önce sesler (harfler)tanıtılıp bunlar birleştirilerek hece, sözcük ve tümce oluşturularak okuma yazma öğretilmektedir.

Öğretim yöntemi olarak hangi yöntem uygulanırsa uygulansın, çocuğun “tümden görme” özelliğini korumak, onun görme açısını daraltmamak, anlama yeteneğini köreltmemek; sonuç olarak çocuğun ileride hızlı okumasını sağlayabilmek için ilk okuma-yazma öğretiminde bazı stratejilerin göz önüne alınıp uygulanması gerekir.

Not: İlgili stratejileri çocuğunu çalıştıran veliler de uygulamalı.

Heceleri belirginleştirmeme: Sözcük veya tümceler,( kalem)biçiminde her bir hece farlı renklerle yazılarak,  hecelerin altları çizilerek, çizgiyle ayrılarak, ayrı yazılarak, heceler çubukla veya parmakla gösterilerek belirginleştirilip parça parça okutulup yazıldığını düşünelim.

Bu biçimde heceler belirginleştirilerek daha kolay öğretim yapılabilir. Ancak sürekli aynı yöntem uygulanıp sözcük ve tümceler hece hece okutulursa çocuğun göz hareketleri hece boyu ile sınırlanmış, kısa kısa sıçramalara zorlanmış ve bu tür sıçramalar alışkanlık haline getirilmiş olacaktır. Göz ve beynin bütünü değil de parçaları görmeye yönlendirilmesi ve alıştırılması gözün görme açısının daraltılması ile ileride hece hece okumaya, dolayısıyla yavaş okumaya zemin hazırlanmış olur. Çünkü okurken parça görmeye alışan göz ve beyin sözcük ve tümceyi tümüyle göremez. Sadece heceleri görür ve öyle okur. Birey sözcük ve tümceleri tümüyle görüp alışıncaya kadar bir süre hece hece okumak zorunda kalır. Kişi bu alışkanlıktan ömür boyu etkilenebilir. Kısaca hece hece yazılmış yazılar hızlı okumayı engeller.

Tek bir hecenin tanıtılması ve okutulması gereken durumlarda, heceleri belirginleştirmek yerine diğer hecelerin üstü kapatılıp görünen hece okutulup tanıtılabilir. Diğer heceler görünmediği için, göz parçayı görmeye zorlanmamış olur.

Oluşturulan hece, sözcük ve cümleleri bir bütün olarak bir çırpıda okumaya alıştırma: Seslerin birleşiminden oluşan hece, başlangıçta sesler belirginleştirilerek(aaassss)sonuçta bir seferde (as)söyleniyorsa sözcükler de heceleri ayrı ayrı tanıtmanın ardından sözcük tek seferde bir bütün olarak konuşur gibi bir çırpıda okunmalı. Ör. “kalem”  bir seferde okunuyor. Hece hece okunmadan tümü birden gösterilip tümü birden okunuyor. Sözcükler tanıtılıp cümle oluşturulunca yine cümledeki sözcükler tek tek gösterilmeden, cümle; bir bütün olarak, konuşur gibi, bir çırpıda okunup okutulmalı.

Öğrencilerin parça parça okumalarını engellemek için, öğrencilere, “ Ayrı ayrı söyleme, tümünü birden bir seferde oku.” vb. uyarılar yapılabilir

Not: Çocukların gözleri her zaman okunan yazı üzerinde olmalı.

Birleştirmelerde anlamlı yeni hece, sözcük ve tümce oluşturma: Öğrencileri okuduğunu anlamaya alıştırmak için, yeni hece ve sözcük oluştururken, olabildiğince anlamlı hece ve sözcük oluşturmaya gayret edilmeli. Hemen arkasından oluşturulan yeni sözcüğün anlamına öğrencilerin dikkati çekilmeli. Öğrenciler, anlamlı sözcükleri okuyup yazmaktan daha çok zevk alırlar. 

Her zaman anlamlı hece üretmek olanaksızdır. Ara sıra anlamsız heceler de oluşturulabilir. Böyle durumlarda ortaya çıkan hecenin hangi sözcüğün parçası olduğuna öğrencilerin dikkatleri çekilirse o anlamsız hece onlar için anlam kazanır. Anlamsız bazı hecelerin de başka hecelerle birlikte anlam kazandığını fark edebilirler. Ör “ pa”  hecesi paranın bir parçası olduğu “para” kelimesi hece hece söylenerek buldurulabilir.

Yeni metinler oluşturma: Çocukların göz ve beynini hızlı okumaya alıştırmanın bir yolu da basit metinler üzerinde çalışmaktır. Kavratılmış hece ve sözcüklerden yeni metinler oluşturulabilir. Oluşturulacak metinde aynı hece ve sözcükler bolca yer almalı. Metin bir “Türkçe" dersi gibi işlenmeli. Metinde tanıdığı hece ve sözcülerle karşılaşan çocuğun gözü ve beyni metindeki sözcükleri bir bütün olarak görür, öyle okur, anlar; hızlı ve uzun atlayışlar yapar. Hızlı okumanın temeli böylece oluşmaya başlar.

Çocuğun gözünü, okurken geri dönmemeye alıştırmama: Hızlı okumada gözlerin, hızlı uzun adımlarla sürekli ilerisini görmesi esastır. Gözlerin okuduğu yere dönmesi veya daha gerilere kayması okuma hızını azaltan önemli bir etkendir. Çocuğun gözünün geri kayma alışkanlığını edinmemesi için:

Serbest okumada çocuk yanlış okuduysa görmemezlikten gelinmeli. Özellikle az da olsa bazı mükemmeliyetçi öğretmenler, doğru okumayı hızlı okumaya yeğlerler. Çocuk sesli okurken yanlış okuduğunda, “Doğru oku.” diye uyarır ya da doğrusunu kendileri söylerler. Yanlışını düzeltmek için çocuğun gözü geri kayar, yanlış okuduğu yeri yeniden okur.

Çocuk sürekli uyarılırsa çocuğun gözü ve dikkati, yazıda ilerlemekten çok “yanlış okumayayım” diye gerideki sözcükler üzerinde kalır. Tedirginleşir, doğru okumuş olsa bile, geriye bakıp doğru okuduğu sözcükleri yeniden tekrarlar. Göz giderek geri kaymaya alışır, okuma hızı azalır. 

Bu durumu önlemek için çocuğun ufak tefek yanlışları görmezden gelinmeli. Çocuk, kendi yanlış okuyup geri dönüyorsa, “Yanlış okusan bile geri bakmamaya çalış, okuduğunu tekrarlama” biçiminde çocuk kırılmadan uyarılmalı.

Amaç hızlı okumaksa, zor metinler fazla tercih edilmemeli. Kişi okuduğunu anlamayınca veya çok zor okunabilen sözcüklerle karşılaşınca, gözleri geri kayabilir. Bireyin amacı hızlı okumaksa seviyesinin çok fazla üzerinde yazıları okumamalı.

Araştırma amacıyla okunuyorsa, zor yazılar, sözlük, internet  vb.den yararlanılarak yavaş ve dikkatlice okunabilir.

Okuma yazma öğretimi sırasında okunan hece, sözcük ve tümceler defalarca yeniden okunmamalı. Hece, sözcük, tümce oluştururken okunun yazıyı, defalarca yeniden okutmak ve bu işi sürekli yapmak,  bence gözü geri kaymaya yönlendirebilir. Okunan kısım, doğru ve bir bütün olarak okunduğunda yeniden birkaç kez okutmanın bir anlamı yoktur.

Heceleri Hangi Durumlarda Belirginleştirmeliyiz?
Heceleri belirgin (Ör. Heceleri renkli yazılmış veya hecelerin altı çizilmiş) yazılar daha kolay okunur ancak göz daracık bir alanı görmeye yönlendirildiği için hızlı okunamaz. İlk okuma-yazma öğretiminde bazı öğrenciler, yapıları gereği heceleri iyice belirtmeden, o heceleri anlayamazlar; ya da okurken sözcüğün tümünü birden görüp kavrayamazlar. Onların okumaya geçmeleri güçleşir.

“Yavaş okumak hiç okuyamamaktan iyidir.” mantığından hareketle, bu çocuklarla çalışılırken anlayıncaya kadar heceler gösterilip belirginleştirilebilir, tekrarlar yapılabilir. Serbest okuma döneminde fazla yanlış okuyanların dikkatlerini okunan yazıya iyice yoğunlaştırmaları amacıyla, kısa bir süreliğine heceler belirginleştirilebilir.

Çocuk okumayı öğrenir öğrenmez hemen serbest okumaya geçilmemeli. Okumaya başladıktan sonra, becerilerini biraz daha pekiştirmeleri, ustalaşmaları için, hece, sözcük, cümle ve metin oluşturma, okuma yazma çalışmalarına devam edilmeli. Bu ara dönemde harcanacak bir iki hafta, çocukların ilerde hızlı okumalarında etkili olacaktır.

Kısa kısa: Türkçe derslerinde ve onun bir parçası olan ilk okuma ve yazma derslerinde okuma, anlama, anlatma ve yazma çalışmaları birlikte yürütülmeli.

Öğretimde bireysel farklılıklar dikkate alınmalı. Çocuktan yeteneğinin üzerinde bir başarı beklenmemeli.

Çocuk hataya alıştırılmamalı, alışılmış hatayı düzeltmek, yeni davranışı öğretmekten zordur.

SERBEST OKUMAYA GEÇİŞTE İLK METİN OLARAK EN KOLAY VE ANLAŞILIR METNİ SEÇİNİZ

İlk serbest okuma dersinin önemi: İlk serbest okuma dersinde seçilip okutulacak metin, o derste yapılacak etkinlikler, çocuğun okumaya karşı geliştirebileceği tutum bakımından önemlidir. O deste kazanacağı başarı veya başarısızlık çocuğun okumaya karşı bakış açısını etkileyebilecektir. Ör. Bir çocuğun uzun ve anlaşılamayan bir metni, hece hece okumaya zorlandığını varsayalım. Metin hece hece okunduğu için okunması uzun sürecek. Çocuk dikkatinin tamamını okumaya vereceği ve hece hece söylenen sözcüklerin anlamı tam kavranamayacağı için; okuma, çocuğa zevksiz gelecek, uzun süre okumaktan bıkkınlık duyacaktır. İster istemez çocuğun zihninde, okumaya karşı olumsuz bir şema oluşacaktır. Böyle bir olumsuz şemanın oluşmaması için:

İlk okunacak okuma parçasının seçimi: İlk metin, okumaya hızlı başlama açısından oldukça önemlidir. İlk okutulacak metin, çocukların en kolay ve anlayarak okuyabilecekleri kısa bir metin seçilmeli. Paragraflar kısa sözcük ve kısa cümlelerden oluşmalı. Metnin hızlı ve adımlı okunması için metinde aynı hece ve sözcükler bolca tekrarlanmalı. Metin, ilgi çekici, yaş ve dil gelişimlerine uygun, hareketli, bilinmeyen sözcük sayısı az olan bir okuma parçası seçilmeli, onların zevklerine uygun masal vb. olay yazısı olmalı.  Başlangıçta kitaptaki sıraya uymadan kitaptaki en kolay metin seçilmeli. Ör. “İki inatçı Keçi” masalından okumaya başlayan çocuklar gerçekten fark atıyorlar.

İlk Serbest Okumaya Hazırlık: Serbest okumaya geçiş, çocuğun yaşamında önemli bir aşamadır. Bunun coşkusu öğrencilere uygun biçimde yansıtılmalı. Okumaya karşı öğrenciler güdülenmeli.  Metinle ilgili resim üzerinde konuşularak altında ne yazdığı konusunda öğrencilerde merak uyandırılmalı.

Metni, kendisinin (öğretmenin) okuyacağı ve nasıl dinleyecekleri açıklanmalı. Öğretmen metni konuşur gibi okunmalı, öğrenciler dinlemeli.

Öğretmen metni anlatmalı öğrencilere anlattırmalı, oyunlaştırmalı. Öyle ki öğrenciler, okumadan önce, metni yarı yarıya ezber hale gelmiş olmalıdırlar.

Metni nasıl okuyacakları en ince ayrıntılarıyla öğretilmeli. Eğer bu konu öğretilmeden “haydi okuyalım” deyip işe başlanırsa öğrenciler nasıl okuyacaklarını bilmedikleri için sınıfta bir karmaşa oluşur.

Yazıyı okuyan öğrenci, okurken sağa sola bakmamalı. Gözleri okuduğu yazı üzerinde olmalı.

Gözleri satırda sürekli ve hızlı ilerlemeli, okuduğu sözcükleri bir seferde konuşur gibi söylemeye, öğretmen gibi okumaya çalışmalıdırlar.

Okurken başka hiçbir şey düşünmeden okuduklarını düşünmeli, yazılanları zihinlerinde tutup canlandırmalıdırlar.

Yanlış okusalar bile geri dönüp okudukları yazıya bakmamalıdırlar.

Dik oturulup uygun uzaklıktan, uygun ses tonuyla, parmak ve kalemle takip etmeden okumalıdırlar.

Öğrencilere okutma: Metin anlam olarak iyice kavrandıktan sonra, en iyi okuyanlardan başlanarak sırayla öğrencilere okutulmalı. Yavaş okuyanların dikkatleri dağılmaya başladıkları anda, “Kalanı sonra okuruz” deyip bırakılmalı.

Not: Burada anlatılanlar sadece ilk metinle ilgilidir. İlerideki zamanlarda;  anlatım çalışmaları, okumadan sonra yapılabildiği gibi; okuma parçası, çocuk fazla sıkılmadan sonuna kadar da okutulabilir.

Okurken sözcükleri hece hece değil bütün olarak okuyup söylemeye çalışmalıdırlar.

Serbest okumaya yeni başlayan öğrenci hece hece okumak zorunda mıdır? Sözcük veya sözcük kümelerini bir bütün olarak okuyamaz mı? Önceden yeteri kadar sözcük, cümle, metin oluşturma, bunları okuma yazma çalışmaları yapılmış ve bunlar bir bütün olarak kavratılmış bir bütün olarak görmeye yöneltilmişse yani göz ve beyin bütün olarak kavrama ve görme konusunda eğitilmişse, okunacak metin üzerinde yeteri kadar çalışılıp öğrenciler metni yarı ezber durumdaysalar; öğretmeni de örnek alarak; öğrenciler, okurken sözcüklerdeki harfleri gördükten sonra büyük olasılıkla hece hece söylemeden sözcükleri hatta sözcük kümelerini bir bütün olarak söyleyeceklerdir. Hızlı okumanın sırrı budur. 

Hızlı okuma, hece ve sözcüklere tek tek bakıp okumak değildir. Onlara bir bakınca tanınan harf ve sözcüklerden hareketle sözcük kümelerini algılamaktır. Her şeyi tam görmese bile beyin eksikleri tamamlayabiliyor. ( Bir öğrencim altı harfi tanımadığı halde hızlı okuyabiliyordu. Yazmada zorlanıyordu, bilemediği harflerin yerine ya benzer sesleri yazıyordu ya da bilemediği sesleri yazmadan geçiyordu.) Ancak tüm öğrencilerin aynı ölçüde başarılı olacağı söylenemez.

Hızlı okumanın kötü yanı: Özellikle çocuklarda okuma hızı arttıkça yanlış okuma olasılığı da artmaktadır. Doğal olarak her şeyde bir denge oluşturulmalı. Çocuk hızlı okumayı önemseyip aşırı yanlış okuyorsa kabul edilebilecek bir durum değildir. Özel olarak çocukla ilgilenilmeli. Çocuğa, “geriye dönmeden biraz daha yavaş dikkatli ve doğru okuması” önerilebilir.

Dikkat edilecek noktalar: İlk metinde öğrencilerin hatalı okumaları doğaldır. İlk birkaç metinde Çocukların hataları görmemezlikten gelinmeli, çocuklar eleştirilmemeli, hataları nedeniyle onlara kızılmamalı. Basit başarıları görülüp “aferin” vb. pekiştirenlerle ödüllendirilmeli. Onların okumaya karşı cesaretleri artırılmalı.

Kolay birkaç metin üzerinde çocuklar, tümden görmeye, hızlı okumaya alıştıktan sonra giderek daha uzun, zor ve karmaşık metinlere geçilebilir. Önceki metinlerde sözcükleri ve sözcük kümelerini bütün olarak görmeye ve okumaya alışan çocuk, yeni metinleri de aynı şekilde okumak için sorumluluk duyacak, kendini zorlayıp hızlı okumaya çalışacaktır. Daha dikkatli okumaya alışacağından gün geçtikçe hataları azalacaktır.

Bu aşamadan sonra çocuğun hızlı okuma becerisini üst seviyelere taşıması için onun kendisi çaba göstermelidir. Okul ve ailenin çocuklarını serbest okumaya teşvik etmeleri önemlidir.


Teşekkürler. Hoşça kalın.

Dursun BİLGİN

Güncelleme: 23.02.2023

15 Aralık 2018 Cumartesi

HIZLI OKUMA



“Hızlı Okuma” çocuğumuzun elde etmesini istediğimiz önemli bir beceridir. Bu bölümde hızlı okuma hakkında genel açıklamalara yer verilecek. Bir sonraki yazıda, 1. sınıftaki çocuğun hızlı okuyabilmesi için aile ve okul olarak neler yapılabileceği yani hızlı okumanın temelinin nasıl atılacağı incelenecek. Son bölümde ise “okuma Yetersizliğine Çözümler” başlığı altında yavaş okuyan çocukların okumalarının hızlanabilmesi için neler yapılabileceği irdelenecek. 

Önce hızlı okumanın yararlarına kısaca göz atalım.
 
HIZLI OKUMANIN YARARLARI
 
Yavaş okuyanlar dikkatlerinin önemli bir bölümünü okumaya ayırdıkları için, hızlı okuyanlar, yavaş okuyanlara oranla, okudukları yazıyı daha iyi anlarlar.
 
Hızlı okuyanların, testlerde başarı oranları yavaş okuyanlara göre daha yüksektir.
 
Hızlı okuyanlar, yavaş okuyanlara oranla daha kısa sürede araştırma yapıp bilgi edinebilirler, derslerde ve hayatta daha başarılı olabilirler


NASIL YAZILAR KOLAY OKUNUR?
 
Özellikle çocuklar nesneleri bir bütün olarak görürler. Yeni bir kişi ile karşılaşan çocuk; onun kaşına, gözüne dikkat etmez. Farklı bir kişi olarak görür.
 
Anlamlandırılan ve beyne tanıdık gelen yazılar daha hızlı okunur ve daha kolay anlaşılır. Bu durumu basit bir deneyle incelemeye çalışalım.
 
DENEY

ruloılıraşabahadrelişiknayukoılzıh.
 
Yukarıdaki yazıyı okuyun. Okurken saniye de tutabilirsiniz Okumakta zorlandınız ve yavaş okudunuz değil mi? (Denediğim 3 okuyucu yazıyı ortalama 12 saniyede okudular.) O yazıyı spiker bile hızlı okuyamaz. Çünkü yazı anlamsız. Beyin yazıyı algılayıp ilerleyemiyor. Semboller tanıdık değil, yani beyne klişe olarak yerleşmiş hece ve sözcükler yok. Bu kez yazıyı kümelere ayırarak okuyalım. Bakalım hızımız değişecek mi?
 
Rulo ılıraşab ahad relişik nayuko ılzıh
 
Sanırım okumanız biraz hızlandı. Denediğim 3 okuyucu yazıyı ortalama 4 saniyede okudular. Yazıyı gruplamakla okuyucuların hızları 3 kat arttı.
 
Gruplanmış nesneleri beyin daha kolay algılıyor. Az yukarıdaki siyah yazının sözcükleri aralarında ara bırakılınca yani gruplara ayrılınca daha kolay algılanıyor ve hızlı okunuyor. Okuduğumuz yazılar, gruplanmayıp sözcükler arasında ara bırakılmadan yazılaydı okuma ve anlamada ne kadar zorlanırdık değil mi?
 
Gruplara ayrılmış az yukarıdaki siyah yazıyı bu kez sağdan sola doğru okumaya çalışalım. Yazıdaki sözcükler, anlamlı oldukları halde yazı kalıpları beyne tanıdık gelmediği için okumada yine zorlanılıyor. 3 kişi ortalama 6 saniyede sağdan sola okudular. 

Sağdan sola okumayı bilenler –ör. Arapçayı okuyanlar- bile Türkçe yazıları tersten okumada zorlanıyorlar. Sözcüklerin anlamlı olmaları hızlı okumak için yeterli olmuyor; hızlı okumak için sözcük ve cümle kalıplarının beyne kazılı olması gerekiyor.
 
Yukarıdaki tersten yazılmış yazıyı doğru şekilde yazalım:
 
Hızlı okuyan kişiler daha başarılı olur.

Yukarıdaki yazının düz ve gruplanmış halini oldukça hızlı okudunuz. Çünkü beyin tümcedeki tüm sözcükleri klişe olarak tanıyor ve anlamlı nesneleri (sözcükleri) kolayca algılıyor ve hızlı okuyor.
  
Anlayamadığı yani seviyesinin çok üzerinde yazıları sürekli okuyan kişilerde anlama ve okuma düzeylerinde gerilemeler oluşabilir.
 
OKUMA EYLEMİ NASIL GERÇEKLEŞİR?

Okuyan kişi, yazıya bakınca satır üzerinde belirli bir alandaki sembolleri yani yazıları görür. O alandaki sembollerin oluşturduğu ileti beyne iletilir. Beyin gördüğü iletiyi, seçip alır yani algılar, anlamlandırır, saklar.
 
Beynin başka bir bölümünde de okunan yazıdan alınan mesajlar hayal edilir. Algılamak ve anlamak için kısa bir süre geçer. 

Sonra göz önceki baktığı bölümden daha ileriye atlar. Yeni kısımdaki kodlarda bene iletilir ve beyin tarafından çözülüp algılanır, anlamlandırılır. Okuma işlemi bitinceye kadar bakma, görme, durma, algılama, anlama, belleme, hayal etme ve atlama işlemleri sürer gider.

KİŞİNİN HIZLI OKUYABİLMESİ İÇİN
 
Kişinin hızlı okuyabilmesi için, gözünün atlama aralığının başka deyişle gözünün görüp anlamlandırdığı uzaklığın geniş olması, buradaki yazıları algılamak için harcanan sürenin kısa olması önemlidir. Atlama aralığının geniş olması için o aralıktaki sembollerin beyin tarafından tanıdık semboller olması, sembollerin anlamlı olmaları gerekir. 

Ayrıca kişinin göz, göz kası, beyin yapısı da onun görme alanını etkileyebilir. 

Benzer biçimde sembollerin beyin tarafından tanıdık semboller olmaları ve anlamlı olmaları algılama ve anlama süresini de kısaltır. Anlamlandırılamayan durumlarda göz hızlı ve uzun atlayışlar yapamaz. Beyin okunan yeri anlayıncaya kadar bekler. Hatta göz geri kayabilir. Böylece daha fazla zaman harcanır, kısaca zor yazılarda okuma ve anlama hızı düşer.
 
Okunan sembollerin tanıdık olması, yani sözcük ve cümlelerin kalıp olarak beyinde yer etmiş olması da hızlı okuma bakımından önemlidir. Ör. “anne” sözcüğünü defalarca gören, anlamını kavramış beyin yeniden aynı sözcükle karşılaştığında o sözcüğü okuma ve anlamaya fazla zaman harcamayacaktır.

 Kişi, okuduğu sürece daha çok sözcük ve cümlenin klişesi ve anlamı, beyin tarafından belleneceğinden, “Kişi ne kadar çok okursa okuma hızı da o ölçüde artar.” diyebiliriz.

OKUMA HIZI
 
 “ Söyleme” zaman alacağı için aynı kişinin sesli okuma hızı sessiz okumaya göre yavaştır. Konuşma hızı ortalama 125-175 sözcüktür. 200 sözcüğün üzerinde sesli okumaya kalkışılırsa okunan yazı, giderek mırıldanmaya dönüşür, karşıki kişiler tarafından anlaşılmaz.
 
Sessiz okuma hızı, kişilere göre değişmekle birlikte, Üniversite mezunu bir kişi dakikada 250 sözcük okuyabilmeli. Hedef 400-500 sözcük olmalı. Yetişkinler ortalaması: 150-200 sözcük. Çocuklara baskı yapılabileceği gerekçesiyle alt sınıflarda okunabilecek sözcük sayıları yazılmadı.

Saat tutarak yapılacak okumalarda çocuk, tüm dikkatini okumaya yönlendireceğinden onun anlama düzeylerinde düşüşler yaşanabilir. Bu nedenle okullarda, saat tutarak okuma, fazla salık verilmez.

Yetişkin bir kişi, okuduğunu anlayabiliyorsa belli bir hedef koyup saat tutarak okuyabilir.

“Hızlı oku” diye çocuğa yapılacak aşırı baskı; çocukta güvensizliğe, tedirginliğe hatta okuma hızının düşmesine ve anlayarak okuyamamasına neden olabilir.


HIZLI SESSİZ OKUYABİLMEK İÇİN

Dikkat tam anlamıyla okunan metne verilmeli. Dikkati dağınık kişi başka şeyler düşündüğünden okuduğundan anlam çıkaramaz, ya da anlamları karıştırır. Gözü, uzun atlayışlar yapamaz; geri kaymalar ve daha uzun süreli duraklamalar yapar.
 
Sesli, fısıltılı, dudak kıpırdatarak ya da içinden okunmamalı. Bunların hepsi bir çeşit sesli okumadır. Söyleme zaman alacağı için hızlı okunamaz. Sessiz okumada, yazı üzerinde göz gezdirilerek yazıların anlamı kavranmaya çalışılır.
 
Sözcüklere tek tek bakılmamalı, okunan yazı parmakla, kalemle vb. takip edilmemeli.
Bir bakışta en az 4-5 sözcük kümesi veya satırın yarısından fazlasını görmek için gayret edilmeli. Okunan kısmı parmakla vs. takip etmek, görme açısını daraltır ve okuma verimi düşer.
 
Gözün geri kaymasına izin verilmemeli. Kişi, yanlış okuduğunda veya okuduğunu anlamadığında göz geri döner, okuduğu yeri yeniden okur. Diğer deyişle göz, ileri atlamaz, okuduğu yerlerde kalır. Böylece okuma yavaşlanır. Küçük yanlışların olması, basit anlama eksiklikleri zamanla telafi edilebilecek hususlardır. Eğer amacımız hızlı okumaksa bazı yerleri yanlış okusak da fazla anlamasak da kesinlikle geri dönmemeye gözümüzü ve beynimizi alıştırmalıyız.
 
Seviyemize uygun yazıları okuyalım. Ağır anlatımlı yazılar, anlama gücümüzü ve okuma hızımızı azaltır. Roman, öykü gibi olay yazıları anlayarak ve hızlı okumak için uygun yazılardır. Ancak zamanla fikir yazıları ve bilimsel yazılar gibi, daha ağır yazıları okumayı da ihmal etmeyelim.
 
Hızlı okumak için kişinin kendisi çaba göstermeli. Burada yazılan teknikleri uygulayarak, gözümüzü satır üzerinde anlayabileceğimiz ölçüde hızla hareket ettirmeye, çaba göstermeliyiz. Bazı sözcükler atlansa bile sözün gelişinden yazıdan anlam çıkarılabilir. Yeteri kadar hızlanınca, anlama sorunu zaten halledilecektir.
 
Okumaya zaman ayırmalıyız. Göz ve beynimizi eğitmek için “hızlı okuma” kurslarına katılabiliriz. Okumaya zaman ayırıp tekniğine uygun okuduğumuzda beynimizin kazanmış olduğu alışkanlıkları değiştirmek biraz zor olsa da, giderek okumamızın hızlandığını fark edeceğiz.
 
OKUMANIN YARARLARI

Kitaptan edineceğimiz yeni tecrübe ve birikimlerle, hayattaki başarı şansımız artar. Kitap okuma, kişinin özgüvenin artmasında etkilidir, zihni açar, stresi azaltır, anlama gücümüzü ve konuşma yeteneğimizi kuvvetlendirir.
 
Kitap okumak, zihinsel bölümlerimizin birçoğunu, sağ ve sol lobu birlikte çalıştırır. Kitap okuyarak iyi bir beyin sporu yapmış oluruz. Bu da zihin sağlığını korumanın ve alzheimeri önlemenin yollarından biridir. Ve yazamadığımız diğerleri…
 
OKUMANIN DA BİR SINIRI VAR
 
Kitap, dengeli bir şekilde okunursa yararlıdır, aşırısı zararlıdır. Belli bir süre okunduktan sonra gözler ve beyin yorulmaya ve uyuşmaya başlar. Hareketsizlikten iskelet sistemimiz olumsuz olarak etkilenir. Biz inatla okumaya devam edersek göz, zihin ve iskelet sağlığımız olumsuz yönde etkilenebilir. Kitaba aşırı bağımlı kalınmamalı, yorulunca ara verilmeli. Okurken dik durulmalı ve 30-40 cm uzaklıktan okunmalı.
 
KİTAP SEÇİMİ

Dünya üzerinde milyonlarca kitap vardır. Bu kadar kitabı okumak olanaksızdır. Bazı kitaplardan umduğumuzu bulamayız. Kitapların hepsi de aynı ölçüde verimli değildir.
 
Hızlı okumanın amacı, kısa sürede birikimimizi daha çok artırmaktır. Yanlış seçilen bir kitapla, zamanımızı, emeğimizi boşu boşuna tüketebiliriz.. Öyle ki 500 sayfalık bir kitabı okuyup bitirdikten sonra, ne kadar yararı olduğunu düşündüğümüzde, sonuç olarak, yarım sayfalık yararlı bir yazı kadar verim alamadığımızı, tespit edebiliriz. O halde 499,5 sayfaya boşuna emek ve zaman harcandı. Oysa bazı kitapların her satırı, her cümlesi dopdoludur. Bazı kitapların içeriği zengin olmasa bile onlar, bizleri eğlendirir, hoşça zaman geçirmemizi sağlar.
 
Düşünce ufkumuzu genişletmek amacıyla kitap okuruz. Genişletme bir yana dursun, düşünce ufkumuzu hepten daraltan, bizim duygularımızla oynayan, içimizi karartan bizi hayattan koparan kitaplara ne demeli?
 Kitabın birkaç sayfasına göz attıktan sonra, kitap okuma amacımıza uygunsa o kitabı okuyabiliriz.

Sonraki yazı: 1.SINIFTAKİ ÇOCUĞUN HIZLI OKUYABİLMESİ İÇİN

Hoşça Kalın, Değerli Okumaseverler!..

Dursun BİLGİN

Güncelleme: 22.02.2023

1 Aralık 2018 Cumartesi

FIKRA VE ÖNEMİ




kendinizin, çocuğunuzun esprili bir kişiliğe sahip olmasını ister misiniz? Gülmece aracı fıkra ile ilgili her şey burada!.. 

İnsan beynine, kendisi ve çevresi tarafından hangi programlar yüklenirse, kişinin beyni nasıl kodlanırsa o bireyin beyni ona göre çalışır; bireyin duyguları ve bilinci ona göre şekillenir.
 
Beynimizi, olumsuz duygu ve düşüncelerle şekillendirirsek karamsarlıktan kurtulamayız. Bu da bizi yıpratmaya yeterlidir.

Yaşamaktan zevk alabilmemiz için, bir yandan hayatımızı daha iyileştirme, güzelleştirme çabamızı sürdürürken diğer yandan hayatın olumsuzluklarını bir yana itip hayata biraz da olumlu pencereden bakmak zorundayız. Bu bakımdan dikkatimizi hayatımızın olumlu yönlerine yoğunlaştırıp bizleri olumlu duygulara taşıyan araçlardan yeteri kadar yararlanmalıyız.
 
Önceki yazım, “Gülmenin Analizi"inde gülmenin yararları ve önemi vurgulanmıştı.
 
İnsan yaşantısında önemli bir yer tutan ve birçok yararları olan gülme olayının gerçekleşmesi için bazı aracıların devreye girip beyni uyarması gerekir. Gülmemize neden olan gülme ihtiyacımızı karşılayan araçlardan birisi de fıkralardır.
 
Fıkranın Tanımı

Fıkranın bilinen iki anlamı vardır: Birincisi gazetelerdeki bildiğimiz köşe yazılarıdır. Bunu konumuzun dışında tutuyoruz. Biz gülmece fıkralarını ele alıyoruz.
 
TDK mizahi fıkranın tanımını şöyle yapıyor: Fıkra kısa, özlü anlatımı olan nükteli, güldürücü hikâyecik.

Fıkraların Kültürlerdeki Yeri
 
Fıkralar, eskiden beri tüm insanların, tüm ulus ve kültürlerin yaşamlarında bir şekilde yer almışlardır. Her devrin, her ulusun kendine göre bir mizah türü ve mizah anlayışı vardır. Fıkralar o kültürlerin kimliğini önemli ölçüde yansıtırlar. Örneğin: İskoçların cimriliği, Fransızların abartmacılığı, Yahudi ve Hintlilerin alım- satımdaki üstünlükleri onların fıkralarında belirgin biçimde yansıtılır.

Fıkralar, Dünya’nın her yerinde anlatılır, Dünya’nın her tarafında bir espri aracı olarak kullanılıyor. Her yerin fıkraları kendilerine özgü ve güldükleri nükteler birbirinden farklı olabiliyor. Kişilerin güldükleri durumlar da birbirinden farklı. Birinin gülmekten katıldığı bir espri veya olaya diğeri duyarsız kalabiliyor. Ör. Bir kişinin kayarak yere düşmesi, bazılarını güldürürken bir diğerini üzebiliyor; kimileri de olayı umursamıyor.
 
Aynı kişinin güldüğü durumlar da kişinin yaşına ve ve o andaki ruhsal durumuna göre değişebiliyor.
 
Fıkraya Başlama Yaşı

Çocuklar küçük yaşlarda her şeyi doğrudan anlarlar. Onlar, espri, mecaz gibi dolaylı anlatımlardan pek fazla anlamazlar. Küçük çocuklar olaylı öykü ve masalları sever ve anlarlar. Fıkra anlatma ve anlattırmaya çocuk ilkokula başladıktan sonra başlanabilir. On yaşından sonra gülmece yazılarından hoşlanmaya başlarlar. 

“Ergenlik dönemi onların tam fıkra çağıdır.” denilebilir. Çünkü bu dönemde onların dikkat çekmeye, gülmeye, güldürmeye; dikkatleri kendi üzerinde toplayıp toplumda yer edinmeye gereksinimleri vardır. Bu dönemde ergen, fıkra dinleyip anlatmaktan, espri yapmaktan, başkalarıyla dalga geçmekten oldukça hoşlanır.

Fıkranın Yararları 

Fıkra bir güldürü aracı olduğu için gülmenin yararlarında söz konusu olan yararlar fıkralar içinde geçerlidir. Bunların dışında fıkra anlatma ve dinlemenin yararlarını dile getirecek olursak:
 
Fıkra aracılığı ile insanların gülme gereksinimleri karşılanır.
 
Fıkra anlatan, esprili kişiler toplumca daha çok sevilip benimsenirler.
Güldürü filmleri ve güldürü tiyatroları daha çok izlendiği gibi, oyuncuları gönlümüzde taht kurmuş, unutulmazlar arasına girmişlerdir. Eski siyasilerimizin siyasi konuşmalarını fazla hatırlamayız ancak onların nükteleri, belleğimizdeki yerlerini almıştır.
 
Fıkra anlatma ve dinleme, kişinin dil gelişimine, anlatma, dinleme, anlama, algılama, belleme yeteneklerinin gelişimine, kısacası bireyin zekâsının gelişimine katkı sağlar.
Esprili kişilerin, fıkra anlatanların ve anlatılan fıkraya gülen kişilerin zeki oldukları söylenebilir. Zira esprinin içindeki muammayı anlamak, onu çözüp gülmek, öyle kolay bir iş değildir.
 
En etkili bomba espri ile patlatılandır. Savaşlardan elde edilemeyen sonuçlar fıkralarla elde edilebiliyor. Siyasi liderlerin ve toplumun bazı kesimlerindeki rakip kişilerin fıkralarla karşısındakini vurup küçük düşürmelerine çoğumuz tanık olmuşuzdur. Bu fıkra savaşı tarihteki liderler arasında da süregelmiştir. Ör. Akkoyunlu Uzun Hasan’ın Fatih’e gönderdiği elçisi ile: Şu verilsin bu yapılsın yoksa tepelemeye gelecek demesi üzerine, Fatih: “ Ben esasen baharda Hasan’ın tahtını başında paralamaya oraya gidecektim, buralara kadar zahmet etmesin” demiştir.(3000 Fıkra)
 
Fıkra ile uğraşanların, giderek espri yetenekleri gelişerek, zamanla esprili, neşeli bir kişilik kazanırlar. Evde ve okulda çocuklarımızı fıkra anlatmaya teşvik ederek onların espri yeteneklerinin gelişimine, neşeli bir kişilik kazanmalarına ve konuşmaya karşı yatkınlık kazanmalarına yardım etmiş oluruz.
 
Çocuğunuzun esprili bir kişilik kazanmasını istiyorsanız, onun esprilerine kulak verin, gülün ki sizden aldığı olumlu geri dönütle, o konuda kendine güveni artsın; ilgi çekebildiğini anlayarak öyle olmaya çalışsın.
 
Evde anlatılan fıkralar aileye moral aşılar. Evde anlatılan bir fıkra ile evin havası değişir; çatık kaşlar, asık yüzler yerini neşeli bir ortama bırakır.
 
Sınıf ortamında, uygun zamanda anlatılan bir fıkra ile sınıfta daha canlı bir ortam oluşur, uyuklayanların dikkatleri çekilir. Benzer biçimde konferans verirken ev söyleşilerinde konu ile ilgili anlatılan bir fıkra ile konu toparlanır, özetlenir dinleyenlerin dikkatleri çekilebilir.

Not: Fıkra anlatma sınıfta uğultuya neden olabileceğinden bu etkinliğe dersin bitimine yakın yer verilmeli.
 
Fıkralar hedef kişiyi topluma tanıtma bakımından etkilidirler.

Kişiler; fıkra anlatarak, dinleyerek, izleyerek, okuyarak eğlenebilirler.
 
Fıkralarda önemli mesajlar yer aldığından, fıkralardan önemli hayat dersleri çıkarılabilir. Kişinin yaşamını etkileyebilecek kısa, özlü bilgilere, gülmece ortamında fıkralardan ulaşılabilir.
 
Fıkra Anlatmaya Hazırlık

Fıkra anlatmaya başlamadan önce, iyi bir fıkra dinleyicisi ve izleyicisi olun. Farklı zamanlarda fıkralar okuyarak dağarcığınızı zenginleştirin. Çok fıkra bilmeden ziyade; az, ancak fıkrayı, çok iyi bilmek önemlidir. Aynı anda birçok fıkrayı bellemek zordur ve fıkraları birbirine karıştırma riski vardır.

Anlatacağınız fıkraları önceden tasarlamanız kendi kendinize bir denemesini yapmanız da gerekebilir.
 
Fıkra Anlatma

Beklenen etkiyi alamayacağı düşüncesiyle pek çok kimse Fıkra anlatmaya karşı çekimser davranır. Fıkra anlatmak için önemli bir beceri ve ustalık gerekir. Tüm ustalar acemilik ve çıraklık aşamalarından geçerek bu basamağa yükselmişlerdir. Size, hangi aşamada olursanız olun fıkra anlatmanızı öneririm. Usta olmanız için acemiliği ve çıraklığı kesinlikle yaşamalısınız. Bu herkesin normal karşılayabileceği bir durumdur. Bir işe ne kadar zaman ayırırsanız o ölçüde ustalaşacaksınız. Zorluklarla karşılaşsanız bile yılmamanız önemli.
 
Etkili bir şekilde fıkra anlatmak için:
Ön hazırlığınızı tamamladıktan sonra anlatacağınız olayın, konuşma ya da hareketlerin, taklidini yapıp içten ve doğal olarak, olayı yaşıyormuş gibi anlatırsanız daha iyi dikkat çekersiniz. Bu arada fıkrayı gereksiz yere uzatmamaya, nüktesini yerli yerinde söylemeye dikkat etmelisiniz.
 
Eğer unutkansanız; üzgünüm, fıkra anlatmak sizin işiniz değil.
 
Fıkralar, konuşma sırasında, uygun yer ve zamanda anlatılırsa daha etkili olur. Fıkra anlatırken, fıkrayı dinleyecek kişilerin özellikleri dikkate alınmalı, kimseleri incitmemeye özen gösterilmeli. Aynı fıkralar aynı kişilere sürekli anlatılmamalı.
 
Fıkranızı anlattıktan sonra kimse gülmezse umursamayın. Çünkü herkesin güldükleri olay ve nükteler birbirinden farklıdır.
 
Başkaları fıkra anlattığında, etkilenmeseniz bile kesinlikle gülün veya gülümseyin. Yine bildiğiniz bir fıkra anlatıldığında hiç duymamış gibi dinleyin ve gülümseyin. Bunlar bir görgü kuralıdır. Gülümsemekle bir kaybınız olmaz, karşıdaki kişiyi konuşmaya karşı yüreklendirmiş olursunuz; aranızdaki içtenliği, muhabbeti artırırsınız.
 
Fıkranın Son Sınırı

Fıkra aracılığı ile belirgin kişileri küçük düşürmek, alay etmek, kişi ve toplumların değerlerine saldırmak vb. durumlar fıkra söylemenin amacını aşar. Çünkü fıkra söylemenin amacı, Söyleyenin kendi eğlenirken, karşısındakilerini de güldürüp eğlendirmektir; kırmak değildir.
 
Son Söz

Fıkra ve sonucunda oluşan gülme, stresin en iyi ilacıdır. Toplumsal yaşamımızı renklendirip neşe katmak için aile okul ve diğer toplumsal yaşamımızda fıkra olgusuna yer ayırmalıyız. Çocuklarımızı öğrencilerimizi fıkra anlatmaya özendirip uygun zamanlarda fıkralarını anlattırmalıyız. Kendimizin ve çocuklarımızın belirli bir fıkra dağarcığına sahip olması için çaba göstermeliyiz.

Bir sonraki yazı: HIZLI OKUMA

Hoşça Kalın, Değerli Okumaseverler!

Dursun BİLGİN

Güncelleme: 21/02/2023