7 Kasım 2020 Cumartesi

ÇOCUKLARDA KRİZ YÖNETİMİ

 Çocuğumuzun Tutturma ve Ağlamalarıyla nasıl Baş ederiz? Kriz yönetiminde; kesin, net, denenmiş çözümler bu yazıda.

Biyolojik ve psikolojik yönden sağlıklı oldukları halde, kurallara karşı gelen, ağlayan, isteğinde direten çocuklara bazı yöntemler uygulayarak onları kırmadan; sakinleşmelerini, kurallara uymalarını sağlayabiliriz

Bir kişi çocuğuna sözünü dinletemiyorsa; bu, çocuğun söz dinlemediğinden değil, o kişinin çocuğa sözünü dinletemediğindendir.(Üstün dökmen konuşması)

Çocuk sizin güç gösterileriniz, acındırmalarınızdan ziyade, uygulayacağınız yöntemlerle sağlıklı bir kişilik kazanacaktır.

Öncelikle çocuğumuzun ağlama ve tutturmalara alışmaması ya da alışmışsa çocuğumuzu bu davranışından vazgeçirebilmek için uygulayabileceğimiz tavır ve yöntemleri gözden geçirelim.

ÇOCUĞU ÖNCEDEN BİLGİLENDİRİNİZ, ÖNLEMLERİNİZİ ÖNCEDEN ALINIZ.

 Çocuklar yeterli bilgi ve deneyime sahip olmadıkları için olası olaylar, çocuğun başına gelmeden önce, ne yapmaları gerektiği oldukça kısa ve net olarak çocuğa açıklanmalı. Çocuklar, ilk kez karşılaşacakları ortamlarda nasıl davranacaklarını bilemezler. Oyun parkına, alışverişe, bir yere konuk olarak giderken, konuk geldiğinde vb. durumlarda önceden nasıl davranacakları çocuğa açıklanırsa; büyük olasılıkla çocuk, nasıl davranacağını bilerek, öğrettiklerinizin çoğunluğunu uygulayacaktır. (Hepsini uygulamasını beklemeyin) Öğretmediğiniz durumlarda ise, ne yapacağını bilemeyen, bocalayan çocuk, ilkel istekleri ve dürtüleri doğrultusunda hareket edip sizleri zor durumda bırakacaktır.

Benzer biçimde çocuğunuzu karşılaşabileceği tehlikeleri önlemek için önlemlerinizi önceden alınınız ya da çocuğunuzu aşırıya kaçmadan takip ediniz.

ÇOCUĞA AŞIRI KIZMAMA, BASKI YAPMAMA

Çocuğa aşırı kızmak, zorla susturmak ve baskı yapmak, çocukta tepkiye ya da doğal eğilimlerini içine bastırmasına neden olabilir. Aşırı uysallık veya inatçılığa sevk edebilir. (A.Yörükoğlu) Sakin, net ve kararlı olduğunuzda daha etkili olacaksınız.

ÇOCUĞUMUZLA KONUŞMA

Hatasız insan olmaz. Çocuğumuzun önemli hatalarından sonra, onu karşımıza alıp kızmadan, korkutmadan hatası ile ilgili sakince konuşup gerekli bilgileri verebiliriz. İkna edebilirsek o hatayı yapmamaya çalışacaktır. Çocuğumuz, fazla nasihat çekilmeden ara sıra kendisine bir şeyler öğretilmesini hoş karşılar, hatta zevk alır. Çünkü öğrenmek bir ihtiyaçtır.

Bu konuda önemli olan, konuşma ve bilgilendirmemizi kriz anında değil ortam sakinleşip yumuşadıktan sonra ve olay, gündemden düşmeden önce yapmamız önemli.

ÖDÜL VE GÖRMEZDEN GELME YÖNTEMİ

Bu yöntemi uygulayarak çocuğumuzu istediğimiz şekilde terbiye edebiliriz. Bu önemli konu ayrı bir yazıda ele alınmıştır. Bk. TekYöntemle Terbiye.

Burada dikkat edeceğimiz  nokta, çocuğun olumlu davranışlarını ara sıra “aferin” vb. sözel ödülle ödüllendiriyoruz. Olumsuz davranışını bırakması için herhangi bir ödül önermiyoruz. “Susarsan sana çikolata veririm” dediğimizde, o an sussa bile, ileri zamanlarda çikolatayı almak için ağlamayı alışkanlık haline getirecektir. Böylece ödülle çocuğumuzun olumsuz davranışını pekiştirmiş oluruz.

 SAKİN KALMA

Başkalarıyla ya da çocuğumuzla oluşabilecek bir kriz anında uygulanabilecek yöntemlerin en önemlilerinden biridir.

Çocuğumuz inatlaşıp isteğinde direttiği zamanlarda sakin kalıyoruz; ona herhangi bir tepki vermiyoruz. Çünkü ona kızmak, inatlaşmak, kendimizi acındırmak, ağlamak, yalvarmak gibi tepkiler çocukta yeni etkiler bırakarak olayı alevlendiriyor; olay daha büyüyüp içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Bu tür yöntemler, uzun vadede çocuk için daha sakıncalı olabiliyor. 

Ağlayan, inatlaşan çocuğumuza, “Sen susuncaya kadar bekliyorum” deyip bekliyoruz ya da kendi normal işimize dönüyoruz. Çocuk eylemini bir süre sürdürüyor. Bizden herhangi bir tepki alamayıp bir sonuç elde edemeyince, çocuk borusunun ötmediğini görüp sakinleşiyor.

 Çocuğun istekleri, sakin zamanında karşılanmayıp öfkeli zamanında karşılandığında, sözünde diretmeye ve inatçılığa alışıyor.

 Çocuğunuz sözünde diretme ve inatçılığa alışkınsa, yöntemden kısa zamanda sonuç beklenmemeli. Bu yöntemle birlikte diğer yöntemler de uygulanmalı. Ancak bu tavrımızı sürdürürsek, çocuktaki inatlaşma giderek azalacaktır.

İSTEĞİNİ ERTELEME

Her türlü yöntemi uygulayıp önlemlerimizi aldığımız halde isteğinde direten çocuklara uygulayabileceğimiz bir eğitim yöntemidir.

Çocuk içinden gelen istek ve dürtülerini (canının istediklerini) kontrol etmesini bilemediğinden, içten gelen bu istekleri doğrultusunda diretme ve inatlaşmaya girmektedir. Yavaş yavaş bu istek ve dürtülerini kontrol etmeye alışması için, kısa bir süreden başlayarak ve giderek süreyi uzatarak isteklerini erteliyoruz. Bize güvenebilmesi için o sürenin sonunda isteğini kesinlikle yerine getiriyoruz. Ör. Süt içmek için direten bir çocuk varsayalım. Saatte yelkovanı göstererek,  “Bu yelkovan şuraya gelince (5 dakikalık) sütünü vereceğim.” diyoruz. O arada ne yaparsa yapsın sütünü vermiyoruz. Gösterdiğimiz yere gelince o istemese bile sütünü veriyoruz. (O sırada çocuğun içten gelen isteği kaybolmuş olabilir.)

5 dakikaya alıştıktan sonra zamanla süreyi 10.20.30… dakikaya çıkararak “canının istediğini” kontrolde onu eğitiyoruz. Tüm isteklerinin karşılanamayacağını belirtiyoruz. Sonraki zamanlarda, istek ve dürtülerini kontrol etmeye ve ertelemeye alıştığı için çocuğumuz, eskisi kadar diretmiyor.

 Dürtülerimizi, bu anlamda nefsimizi, kontrol konusunda, biz büyüklerin bile fazla başarılı olamadığını hatırlatalım.

MOLA

İnternetten edindiğim bilgiler kadarıyla hatalı, kabul edilemez davranışları olan çocuklara bu yöntem uygulanıyor. Çocuk, odasında veya başka bir yerde kısa bir süre kendi başına bekletilerek (mola) hatalarını düşünme fırsatı veriliyor. Çocuğun olumsuz olarak etkilenmemesi için, profesyonellik gerektiren ve karşıt görüşlerin olduğu bu konuda sorumluluk almak istemiyorum.  Kendinizin araştırma yapmanızı öneririm.




DİKKATİNİ BAŞKA YÖNE ÇEKME

Çocuklarımı büyütürken benim de uyguladığım etkili ve etkisini hemen gösteren bir yöntemdir. Çocuk isteğinde diretip ağladığında, çocuğun dikkatini başka bir şeye yönlendiriyoruz, krize neden olan etkeni unutturuyoruz. Böylece çocukla kavga, gürültüye girmeden sorunu çözüyoruz. Ör. Ağlayan bebeğinizin gözünün önünde onun korkmayacağı renkli mendil, peçete ses çıkartan veya ışıklı bir oyuncağı hareket ettirin çocuk ne oluyor diye o nesneye bakarken susacaktır, oyalamayı biraz sürdürürseniz ağlamayı da unutacaktır. (Hemen deneyebilirsiniz)

Ağlama ve kriz anında, kendine oyalanacağı bir şey; oyuncak, yiyecek vb. verilebilir. Oyun veya herhangi bir etkinliğe yöneltilebilir.  Herhangi bir şey veya kitap, gazete vb.deki resimler gösterilebilir. Televizyonda herhangi bir şeye dikkati çekilebilir. Böylece çocuk, dikkatini çeken yeni şeye odaklanırken kriz ve ağlamasına neden olan uyarıcıyı unutur.

Aşağıda belirtilen yöntemleri uygulayarak çocuğumuzun dikkatini başka yönlere çekebiliriz:

A)     OLAY YERİNDEN UZAKLAŞTIRMA

Çocuğumuzun ağladığı veya inatlaştığı olay yerinden uzaklaşırsak yeni ortamdaki yeni uyarıcılar çocuğun dikkatini çeker ve çocuk önceki olayı unutur. Ör. Markette bizim almak istemediğimiz bir şeyi, al diye tutturuyorsa onu marketin başka bir bölümüne götürdüğümüzde yeni şeyler dikkatini çekecek ve önceki durumu unutacaktır. Sakıncalı bir nesne ile oynayan çocuğumuzun oradan uzaklaştırıp eline yeni şeyler verebiliriz .

Bununla ilişkin olarak çocuğumuz birileriyle kavgaya tutuşmuşsa, onlara zarar veriyorsa, çocuğumuzu o ortamdan uzaklaştırırız; arkadaşlarına zarar verdiği için uzaklaştırdığımızı, kendisine anlatırız.

B)      SORU SORMAK, SEÇENEK SUNMAK

Çocuğa kriz anında ilginç bir soru sorduğumuzda veya seçenek sunduğumuzda dikkatini o yöne çekerek eski olayı unutturmuş oluruz.  Yönteme alışınca ve yöntem iyi uygulananınca önemli ölçüde yararlı sonuçlar alınıyor. Ör. Bir kriz anında çocuğa, “Köpek geceleyin dışarıda üşür mü?”  diye sorup arkasından konu ile ilgili başka sorular sorabiliriz. Çocuk markette ağlıyorken, markette alacaklarımızı göstererek seçimi ona yaptırabiliriz. Evdeki oyuncaklarla ilgili sorular sorabiliriz.

 Seçenek sunma yöntemi, ara sıra uygulandığında, bazı kararlarda kendi görüşünün alındığını anlayan çocuk, bundan memnunluk duyar, özgüveni artar.

C)      KUCAĞA ALMA

Özellikle küçük yaştaki çocukları sakinleştirir, rahatlatır. Çocuğun kucağa alışmaması için, ara sıra uygulanmalı.

D)     ÇOCUĞU OYALAMA

Çocukla anlaşmazlık anında çocuk, herhangi bir etkinliğe yönlendirilir. Çocuklar oyalanacak her hangi bir şey bulamayınca canları sıkılır ve huzursuz olurlar. Çocuklar; Oyun, oyuncak, resim, oyun hamuru, televizyon, bilgisayar, oyun parkındaki oyuncaklar vb. nesnelerle kararınca oyalanırsalar, hem krize hem de can sıkıntılarına çözüm üretilmiş olur.

 Kendilerine bu konuda biraz rehberlik yapılmış çocuklar, kendi kendilerine oyalanacak bir şeyler bulup onunla meşgul olabilirler.

ÇOCUĞUMUZLA DOĞRUDAN İLİŞKİ KURMA

Çocukla doğrudan ilişki kurarsak, çocuk sınırları, kuralları öğrenir. Tepkilerimize göre davranışlarını değiştirir.  Onun için çocuğumuzla öncelikle normal ilişkilerimizi sürdürmeliyiz. Başa çıkamadığımız durumlarda yukarıdaki dikkatini başka yöne çekme yöntemlerine başvurabiliriz. 

Çocuğumuza uygun kendi geliştirdiğimiz yöntemleri uygulayabiliriz. Burada, her çocuğa uygun, farklı yöntemler, seyrek aralıklarla uygulandığında daha verimli olabilmektedir.

DAVRANIŞIN NEDENİNİ ARAŞTIRMA, DOKTORA, UZMANINA BAŞVURMA

Çocuğun olumsuz davranışlarına çözüm üretemediğimiz durumlarda çocuktaki o davranışın nedeni araştırılmalı.  (Niye öyle davrandığını kendisine sorabiliriz.)

Çocuk bizi örnek aldığından ve çocuğumuzu biz yönlendirdiğimizden öncelikle kendimizi gözden geçirmeliyiz. Çocuğa yaklaşım tarzımız ve yöntemlerimiz eğitsel olmayabilir. Ör. Çocuğa daha yararlı olacağını düşünerek çocuğu aşırı sevip kollayabiliriz. Oysaki her şeyin aşırısı gibi, çocuğu aşırı sevip korumak da sakıncalı. (Anne- babaların yeteri kadar eğitilmediği bu konularda yazılarımla yararlı olmaya çalışıyorum)

Bazı durumlarda, çocuğu o davranışa iten bizim tahminlerimizin dışında farklı nedenler olabiliyor. Çocuğumuzun biyolojik ve ruhsal yapısından kaynaklanan sorunlar veya çevresel bazı etkenler çocuğumuzu istemediğimiz o davranışa sürükleyebiliyor.

 Çözüm üretemediğimiz her konuda olduğu gibi, bu konuda da çözüm üretemediğimizde, doktor ve uzmanına başvurmayı alışkanlık haline getirelim. Unutmayalım, HER SORUNUN KESİNLİKLE BİR ÇÖZÜMÜ VARDIR.