13 Nisan 2019 Cumartesi

AİLE ve OKULDA ÇOCUĞUN DİKKAT EĞİTİMİ NASIL GERÇEKLEŞTİRİLİR?



      Başarının anahtarı iyi bir dikkattir.
  Önceki yazımızda; dikkatin önemini, özelliklerini; dikkat dağınıklığının nedenlerini, dikkat dağınıklığının okul ve sınav başarısını nasıl etkilediğini; dikkat bölünmesi ve hayatımızı nasıl etkilediğini irdelemiştik.
  Bu yazımızda, çocuğumuzun dikkatini eğitip geliştirebilmek için aile ve okul olarak neler yapabileceğimizi; öğretmen olarak, derslerde öğrencilerimizin dikkatlerini nasıl canlı tutabileceğimizi incelemeye çalışacağız.

Ailede Dikkat Eğitimi

  Çocuk;  çevresindeki nesneleri, olup bitenleri tanımak,  keşfetmek ister. Bu nedenle çocuk,çevresindeki her şeye dikkat etme eğilimindedir. Aile ve okul, çocuğun bu merak ve eğiliminden yararlanabilir. Çocuğu yönlendirerek, rehberlik yaparak onun dikkatinin gelişimine katkıda bulunabilir. Bu konuda ailenin yapabileceklerini şöyle sıralayabiliriz:
     Çocuğa verimli uyarıcılar sunma: Zengin,  verimli uyarıcılar; duyu organlarının, sonuçta beynin çalışmasını sağlar. Bu süreçte, dikkatin gelişmesine katkı sağlanırken bundan diğer zihinsel yapılar da olumlu yönde etkilenirler.
  Bu konuyla ilgili olarak, çocuk parka götürülebilir; doğa incelemeleri yapılabilir;  oyuncaklar alınabilir;büyük çocuklar sanatsal etkinliklere ve sergilere götürülebilir; radyo, TV, bilgisayar, resimli-resimsiz kitaplar gibi görsel ve işitsel araçlardan yararlanılabilir.
   Örneğin: Parkta gezinirken, çocuğa gördükleri ilginç şeylerle ilgili sorular sorularak dikkati çekilir. Artık uyarılan bilgi heveslisi, meraklı çocuk; diğer uyarıcıları da kendi fark eder: “Falan nedir? Filan neye yarar? ”diye sorular sormaya başlar. Biz de onun sorularını uygun şekilde yanıtlayarak dikkatini canlı tutar, bilgi hazinesini artırırız.
   Bu ve benzeri çalışmalar çocuğun dikkatini, doğaya yönlendirmesine neden olur. Bu da çocuğun doğasal zekâsının gelişimine katkı sağlar. Çocuğun doğayı ayrıntılarıyla gözlemlemesi sonucu olarak, resim heykel vb. sanatsal yönlerinin temeli atılır.
  Çocuğa sorumluluk verme, onu çeşitli etkinliklere yöneltme: Bir şey yapan kişi, kesinlikle dikkatini yaptığı işe yöneltmek zorundadır. Özellikle yaptığı iş onun ilgisi dâhilinde ise odaklanma şiddeti daha fazla olacaktır.
   Büyüklere yardım gibi ufak tefek sorumlulukları dışında; çocuklar, özellikle kendi sorumluluklarını kendileri yerine getirmelidirler. Kaşık tutmasını bilmeyen çocuk, yeterli kaslara sahipse yemeğini elleriyle yiyebilir. Bu durum yaptığı işe odaklanarak çocuğun dikkatini geliştirdiği gibi çocukta beyin-kas-duyu koordinasyonu gelişir; onun kendine olan güveni artar.
   Oyun, resim, müzik, yap-boz vb. etkinlikler de çeşitli yararları dışında çocuğun dikkatini canlı tutma bakımından önemlidirler. Oyun oynayan,  resim yapan, çalgı çalan çocuk dikkatini o derece işine vermiştir ki bazen yanına geleni bile fark edemez.
     Herhangi bir uyarıcıya odaklanan çocuğu rahatsız etmeme: Çocuk bir şeye odaklanmışsa ve odaklandığı şey zararlı değilse, olabildiğince çocuk engellenmemeli Ör. Oyun oynayan çocukla ikide bir konuşmak, onun dikkatinin dağılmasına neden olacaktır. Bu hatanın sürekli tekrarlanmasıyla çocukta, dikkat dağınıklığı giderek pekişecektir. Çünkü beyine olumlu, olumsuz ne verilirse; beyin onu kabulleniyor, zamanla alışkanlık haline getiriyor.
     Çocuğu dikkatsizliği nedeniyle eleştirmekten uzak durma: Özellikle okul öncesi çocukların dikkat süreleri oldukça kısa ve kendileri genellikle dalgındırlar. Evde ve okulda çocukların dikkatsizliği veya dikkat dağınıklığı nedeniyle yapılan eleştiriler,  çocuğun ‘eksikliği’ kabullenmesine, dikkatinin daha fazla dağılmasına neden olabilir. Yapılan ağır baskı ve azarlamalar da onun dikkatini ve duygularını olumsuz yönde etkileyebilir.
      Ağır baskı ve azarlamalar: Çocuğun ruhsal yönden yaralanmasına neden olur. Yoğun duygular yaşayan çocuğun dikkatinde de –yoğun duygular yaşadığı sürece- gerileme ve dağılmalar olabilir.
     Not: dikkatle ilgili  okulda uygulanan yöntemler aileler için de geçerlidir

OKULDA DİKKAT EĞİTİMİ


   Sınıf yönetiminin en önemli yönlerinden birinin, “öğrencinin dikkatini derse yönlendirmek” olduğunu söyleyebiliriz. Derse yönlenen öğrencinin yaramazlık yapmaya zamanı kalmayacaktır. Çocuklar dikkatli bir şekilde derse katılırlarsa sınıf yönetimi kolaylaşır, sınıfta verimlilik artar.

   Ülkemizde uygulanan “bilişsel eğitim” çerçevesinde sınıfta dikkatin altyapısını oluşturmak ve böyle bir sınıfta öğrencilerin dikkatlerini ders boyunca canlı tutmak için neler yapabileceğimizi inceleyelim.
               

Sınıfta Dikkat Ortamını Nasıl Oluşturabiliriz?

   Sınıfta Dikkatin altyapısını oluştururken ailede uygulanan yöntemlerin okulda da geçerliliğini hatırlayalım Bunları kısaca dile getirdikten sonra diğer yöntemlere geçelim.
   Ailede uygulanan yöntemler: Çocuğun dikkatini geliştirebilmek için: Çocuğa zengin uyarıcılar sunulmalı; ona sorumluluk verilip çeşitli etkinliklere yöneltilmeli. Çocuğu dikkatsizliği nedeniyle eleştirmekten uzak durulmalı; ağır baskı ve azarlamalardan kaçınılmalı. Çocuğun dikkatinin dağılmasına yol açan nedenler ortadan kaldırılmalı.
      Öğrencilere nasıl dikkat edecekleri ve dikkatlerini canlı tutmak için çaba göstermeleri gereği Öğretilmeli. Bu konu ders programlarında yer almadığı için genellikle öğretilmiyor. Öğrenciler derse odaklamayı deneme-yanılma yöntemi ile zaman geçtikçe öğrenebiliyorlar. Dikkat etme; basit, herkesçe bilinen bir konu gibi görünse de özellikle ilkokul ve okul öncesi çocuklar, “nasıl dikkat edeceklerini ve dikkatlerini nasıl sürdüreceklerini” bilmezler.
    “Haydi dikkat edin, beni iyi dinleyin” denip derse başlanınca öğrenciler, dersin sadece ilgi çekici yönlerine dikkat edeceklerdir. Oysa nasıl dikkat edeceğini bilen ve güdülenen öğrenci, dersten bir kazanım elde etmek amacıyla,   dersin sadece ilgi çekici yönlerine değil, tüm derse dikkatle katılarak dersten önemli bir verim elde edecektir. Bu konuda şunlar yapılabilir:
      Öncelikle öğrenciler isteklendirilir. Onlara “derse dikkat etmenin önemi” açıklanır. Okula geliş amaçlarını gerçekleştirebilmeleri için, dersi dikkatle izlemeleri gerektiği anlatılır. Bu eylemin öğrenci olarak görevleri olduğu ve derse dikkatle katılınca okul ve sonraki yaşamlarında başarılı olacakları belirtilir. Sonrasında derse nasıl odaklanacakları öğretilir. Şöyle ki:
   “Şimdi yapacağımız çalışmalara (dinleme, gözleme, izleme, okuma, yazma,   yapma vb.) gözünüzle, kulağınızla tüm duyularınızla katılacaksınız; beyninizin tamamını bu işe yönelteceksiniz. Zihninizden Başka hiçbir şey geçirmeden burada duyduklarınızı, gördüklerinizi aklınızda tutacaksınız. Bu konuda tüm varlığınızla çaba göstereceksiniz.” denip çeşitli uygulamalar gerçekleştirilir.
   Çocuklara, dikkatlerini sürdürebilmeleri, dolayısıyla başarılı olabilmeleri için; kendilerinin çaba göstermeleri gereği vurgulanır.
   Sınıf ortamı öğrencilerin dikkatlerini dağıtmamalı. Sevgi, saygı ve güvene dayalı ilişkilerin olduğu, korku ve endişenin yer almadığı bir ders ortamında; öğrenciler, dikkatlerini toparlamakta zorlanmayacaklardır.
   Derste, öğrencilerin birbirleriyle şakalaşması, yaramazlık yapmaları durumunda yani disiplinsiz bir sınıf ortamında ise, öğrencilerin dikkatlerini canlı tutmaları oldukça zordur. Öğretmenin de dikkatinin dağılacağı böyle bir ortamda, istenilen verimin elde edilemeyeceği açıktır. Bu duruma düşmemek için,  iyi bir sınıf yönetiminin yanında öğrencilerin dikkatlerini canlı tutmak büyük önem taşır.
   Sınıfta öğrencilerin oturuş şekilleri ve sınıftaki eşyaların yerleşim biçimleri de öğrencinin dikkatini olumlu ya da olumsuz yönden etkileyecektir.
   Dersler anlaşılır olmalı: Birey, olguları anlamak için istemli dikkatini kullanır. Buna rağmen olanlardan bir şey anlamazsa giderek dikkati dağılmaya başlar. Bu bakımdan öğretmenin derste kullandığı anlatım dili ve yapılacak diğer etkinlikler çocukların seviyesinde olmalı. Çünkü onlar, anlayamadıkları ve yapamadıkları şeylere dikkatlerini vermekte zorlanırlar. Anlamadıkları derse karşı da zamanla olumsuz tutum geliştirirler.
   Dikkat konusunda bireysel farklılıklar göz ardı edilmemeli. Öğrencilerin yaşları ve bireysel farklılıkları nedeniyle onların dikkat süreleri,  dikkat şiddetleri birbirlerinden farklıdır. Birinin dikkatini çeken uyarıcı diğerinin dikkatini çekmeyebilir. Sınıfta dikkati zayıf öğrencilerin,  dikkatlerinin çekilebilmesi için gerekli çalışmalara yer verilmeli.
     Öğrencilerde dikkat dağınıklığına neden olabilecek etkenler ortadan kaldırılmalı. Bir önceki yazıda belirtilen, bireyi dikkat dağınıklığına sürükleyen; kişinin yoğun duygular yaşaması, uykusuzluk, zihinsel yorgunluk, eğitimsiz dikkat, yetersiz ve dengesiz beslenme gibi onun dikkatini ve dolayısıyla başarısını etkileyen olumsuz etkenlerin en aza indirilmesi için aile ve okul olarak çaba gösterilmeli.
Öğrencilerin Dikkatlerini Güçlendirme
   Öğrencilerin dikkat seviyelerini artırmak için öğrencilere öncelikle güçlü uyaranlar sunulmalı. Öğrencilerin dikkatlerini çeken ve çok sayıda duyuya hitap eden kitap, görsel ve işitsel araçlardan yararlanılmalı.  Gözlem inceleme ve deneylere yer verilmeli. Özellikle kendileri bir şeyler yapmalı. Onlarla dikkat oyunları oynanmalı ve çeşitli dikkat egzersizleri yaptırılmalı. Böylece odaklanmaya yavaş yavaş başlayan çocuk giderek dikkat süresini ve yoğunluğunu artıracaktır. Çünkü beyin, çalıştığı alanda gelişiyor, güçleniyor.

Bir Derste Öğrencilerin Dikkatlerini Nasıl Canlı Tutabiliriz?

  Ülkemizde uygulanan bilişsel eğitimde, öğretimin ve sınıf yönetiminin temeli, derslerde öğrencilerin dikkatlerini canlı tutabilmektir. 
    Sınıfta dikkatle ilgili bir altyapının nasıl oluşturulabileceğini önceden irdeledik. Bu altyapıya dayalı olarak sadece bir derste, öğrencilerin dikkatlerinin ders boyunca toparlanabilmesi için, aşağıdaki çalışmalara yer verilebilir:
     Öğrencileri isteklendirme (güdüleme): Öğrenciler selamlanıyor. “Bugün sizi iyi görüyorum” vs. söylenerek öğrenciler rahatlatılıyor. Hangi konunun işleneceği, derse dikkatle katılmaları halinde ne gibi kazançlar elde edecekleri vb. açıklanıyor. Böylece neyin işleneceğini, bundan ne gibi yarar sağlayacağını bilen öğrenciler, derse daha dikkatle ve etkin olarak katılıyorlar. O derste ne işleneceğini bilmeyen ve güdülenmeyen öğrenci, istemli dikkatini kullanamıyor; ilginç bulduğu kısımlara kendiliğinden dikkat edebiliyor.
   Öğrencileri meraklandırma: İnsanlarda öğrenme merakı doğuştan vardır. Onlar merak ettiklerini öğrenmek için iradi (istemli) dikkatlerini uzun süreli kullanabilirler. Ör. TV’ ler, altyazıdaki bir soruyla insanları meraklandırıp onları saatlerce TV başında tutabiliyor. Merak duygusu harekete geçirilince öğrencilerin dikkati daha iyi toparlanıyor, olumlu sonuçlar alınıyor.
    Derse başlamadan önce, öğrenciler meraklandırılırsa ders boyu dikkatlerini sürdürüp çalışmalara katılacaklardır. Bununla ilgili olarak:
a)      Televizyonların altyazılarında sorulduğu gibi dersle ilgili merak uyandıran, ilginç sorular sorulup tahtaya yazılabilir.
b)      Çeşitli sorular sorularak,  konu ile ilgili basit tartışmalar yaptırılıp sonuç muallâkta bırakılabilir.
c)       Deneyin, olgunun, bilginin devamını ve sonucunu kestirme veya konu ile ilgili “Ne dersiniz?” şeklinde görüşleri alınarak zihinlerinde bir soru işareti bırakılılabilir. Böylece Öğrenciler zihinlerinde oluşan bu soru işaretlerinin karşılığını bulmak için tüm dikkatleriyle derse katılacaklardır.
    Farklı derslerde farklı etkinliklere yer verme: Bir işi yapmak için ona odaklanmak gerekir.  Oyun, spor, resim, iş, müzik, dramatizasyon, proje ve küme çalışmaları gibi farklı uygulama ve anlatım teknikleri; öğrencinin dikkatini toplayıp geliştirdiği gibi öğrencilerin bu konudaki yeteneklerinin gelişimine de katkı sağlar. Derslerde, program doğrultusundaki bu etkinliklere diğer uygulama etkinliklerine yer verilmeli.
   Aynı derste farklı etkinliklere yer verme: Sürekli aynı etkinlikle uğraşmak çocukları sıkar, bunaltır. Özellikle ilkokul öğrencilerinin dikkat sürelerinin kısa olduğu (15-30 dakika) göz önüne alınırsa bir ders boyunca aynı çalışma yapıldığında; öğrencilerin dikkatlerinin dağılacağı, verimin giderek düşeceği aşikârdır. Böyle bir durumla karşılaşan öğretmen ya metodunu değiştirecek; ya da konuyu dağıtmadan konu ile ilgili farklı etkinliklere yer verecektir. Öğrenciler bu yeni etkinliğe –fazla sürmediği sürece- dikkatlerini yeniden yönlendirebileceklerdir. Etkinlik değiştikçe öğrencilerin dikkatleri tazelenecek, öğrenciler dersten usanmayacaklardır.
   Bu aşamada; okuma, anlatma, anlattırma, not tutturma, deney, gözlem, dramatizasyon, problem çözme, test çözme, alıştırma, soru-yanıt, konu tekrarı gibi etkinliklere yer verilebilir; onlara farklı şeyler yaptırılabilir.
   Öğretmenin farklı tavırları ve dersleri ilginç hale getirmesi: Değişiklikler ve farklılıklar her zaman dikkat çeker. Öğretmenin arada bir yapacağı ses tonu değişikliği, farklı hareketleri, ara sıra öğrencilerin yüzüne bakması; onlarla ilgilenmesi, şakalaşması; fıkra, anı vb. anlatarak ve derslerde zengin uyarıcılar sunarak dersleri ilginçleştirmesi; öğrencilerin dikkatlerinin çekilmesine neden olur. Burada, şakalaşma,  fıkra ve anı anlatımında dikkatli olunmalı. Zira yeni uyarıcılar, öğrencilerde benzer anıların hatırlanmasına neden olur. Bunları birbirlerine anlatırken sınıfta uğultu ve disiplinsizlik oluşabilir. Bu durumda hemen derse geçilmeli, yeni uyaranlarla öğrencilerin dikkatleri çekilmeli.
      Çocuğun ilgi ve gereksinimlerine hitap: İnsanlar ilgi ve gereksinimlerini karşılayan konuşma ya da çalışmalara kolaylıkla dikkat ederler. Ör. Bir bilgisayar oyunu, çocuğun ilgilerine hitap ettiği için onu saatlerce bilgisayar başında tutabilmektedir. Dersin başlangıcında öğrencilere: “… Konusunu öğrenmek ister misiniz?” diye sorulup derse katılmakla hangi gereksinimlerinin karşılanacağı açıklanır.
   Dersler ve ders programları olabildiğince öğrencilerin ilgi ve gereksinimlerine uygun olmalı, onların gereksinimlerini karşılayıp onları doyurmalı.

Çocukların Dikkatlerinin Dağıldığı Nasıl Anlaşılır?

     Derse dikkatle katılan öğrencinin bir süre sonra giderek dikkati dağılmaya başlar.
     Derste bir öğrencinin dikkatinin dağılıp dağılmadığı onun vücut dilinden anlaşılabilir:
    Dersini dikkatle dinleyen öğrenci, yapılan çalışmalara etkin katılır, öğretmene bakar. Gözü kulağı yapılan çalışmadadır. Bazen konuşmalara katılır; söylenenlere başıyla, gözüyle onay verir. Kendi iş yapıyorsa tüm duyularıyla işiyle ilgileniyor başka şeyler düşünmüyor. Öğrenci her yönüyle aktif. Derse katıldığı,  vücut dilinden belli oluyor.
   Dikkati dağılan çocuk ise, biraz pasif görünüyor. Çalışmaya değil başka yerlere bakıyor veya birileriyle konuşuyor. Zihni başka şeylerle oyalandığı için dalgın görünümlü.
  Bazen de ders izliyormuş gibi görünüp dersi izlemeyen öğrenciler vardır. Bunlar, çoğunlukla çekingen yapılı çocuklardır. Sessiz ve dalgındırlar. Öğretmen böyle çocuklarla özel olarak ilgilenmeli, dikkatleri çekilip yüreklendirilmeli. Çocuğun dikkatini dağıtan etmenler gözden geçirilerek ortadan kaldırılmalı.
   İki bölümde dile getirilen “Dikkat” konusunu bütünüyle ele aldığınız oranda, işlerinizin kolaylaşacağını umarım.
                Teşekkürler, hoşça kalın.