29 Ağustos 2018 Çarşamba

OKULUN İLK GÜNLERİNDE ÇOCUKLARA OKULU NASIL BENİMSETEBİLİRİZ?


 

Çocuğun öğretmenini ve okulunu sevip benimsemesi, başarı düzeyinin artırılması için yapılması gereken çalışmalar bu yazıda...

Bana: “Öğretim yılının en önemli günleri hangileridir?” diye sorsalar: “Okulun ilk ve son iki günü.” derim. Sanırım bu konuda öğretmenlerimizin çoğunluğu ile aynı fikirdeyiz. Çocukları okula alıştırmak ve onlarda okulla ilgili hoş bir seda bırakabilmek için bugünlerde eğlenceli etkinliklere yer verilmeli; çocukların okulda neşeli ve hoşça bir zaman geçirmeleri sağlanmalıdır. Bu iş için en az bir iki gün ayrılmalıdır.

OKULUN İLK GÜNLERİNDE YAPILACAK ÇALIŞMALARIN YARARLARI

Yapılacak bu etkinlikler, çocukların okula alışmalarının yanı sıra onların olumlu bir ruhsal havaya bürünmelerinde ve bu havayı sürdürmelerinde etkili olabilecektir. Çalışmalar, onların yeteneklerini sergilemelerini, içgüdülerini doyurup boşalmalarını sağlayacaktır.

 Okulun ilk ve son günlerinde eğlenceli etkinliklere yer verildiğini fark eden öğrenciler okulun açılmasıyla birlikte hemen okula geleceklerdir.

Öğretmenlerimizin bu konuda kendi özel programları olduğunu sanıyorum. Ancak ilk kez göreve başlayacak ya da yeterli programı olmayıp “Ben şimdi derslerde ne yapayım?” diye düşünen öğretmenlerimiz, okulun ilk günlerinde aşağıdaki çalışmalardan programlarına uygun olanlarına, sınıf seviyelerini de göz önünde bulundurarak yer verebilirler. 

OKULUN İLK GÜNLERİNDE YAPILABİLECEK ÇALIŞMALAR

 İlk Ders,  Gülümseyerek Sınıfa Girme
Gülümseyerek derse girdiğinizde, gülümsemenizi öğrencilerinize yansıtacaksınız. “Günaydın” deyip sınıfa bakın, tüm çocuklarla göz teması kurun. Çocuklara isimleriyle hitap etmeye çalışın.

Öğrencileri Okula Ruhsal Yönden Hazırlama
Onlara: “Hepsinin mutlu ve sağlıklı göründüklerini; onlarla birlikte çalışmaktan büyük zevk alacağınızı; beraberce güzel çalışmalar yapacağınızı, yapılacak çalışmalardan kendilerinin de zevk alacaklarını”  anlatın. Öğrenme sürecinin sanıldığı kadar zor olmadığını, birlikte çalışılarak tüm zor konuların üstesinden gelineceğini, belirtin. Şimdilik bu kadarı ile yetinin. Zamanla,  sıkmadan, onları ruhsal yönden okula hazırlamaya devam edebilirsiniz.

Öğrencilerin, Sorunlarını Öğretmenleriyle Paylaşmaları
Canlarını sıkan, zor bir durumla karşılaştıklarında hemen kendisine haber vermeleri gerektiğini açıklayın. Sorunlarını birlikte çözebileceğinizi belirtin. Okulda öğrencilerin birbirlerine zarar vermemeleri gerektiğini söyleyin.

Gereksinimlerini Nasıl Karşılayacaklarını Açıklama 

Özellikle birinci sınıflara ve yeni gelen öğrencilere, tuvalet ve beslenme sorunlarını nasıl çözümleyeceklerini açıklayın. Ders ve dinlenme saatleri hakkında bilgi verin. İlk günlerde dinlenme saatlerinde öğrencilerle birlikte olun, onlara rehberlik edin.

 Akşam Ayrılırken
Bugün okulda neler yaptıklarımızı, evde anlatmalarını hatırlatın. Evde anlatmak için, ertesi gün çalışmaları daha dikkatle izleyecekler. Ayrılırken, “iyi akşamlar” deyin. Annesi götürürken el sallayın.

 OKULUN İLK GÜNLERİNDE ÇOCUKLAR HANGİ ETKİNLİKLERDEN HOŞLANMAZ?


Öğrencilerin ruhsal ve fiziksel hazırlıklarını tamamlamayıp onları okula aşama aşama alıştırmadan hemen ilk derslerde ciddi bir şekilde derslere başlanılması veya derslerden söz edilmesi.


Okul başlar başlamaz, okul kurallarının ve yasakların hatırlatılıp kendilerinin korkutulmaları ve akşamleyin ev ödevi verilmesine hemen başlanılması.


Tüm bu çalışmalara, zamanı ve yeri gelince, azardan başlanıp gittikçe artırılarak alıştıra alıştıra yer verilmeli.


Birinci sınıf öğrencilerinin okulu sevmeleri önemli ölçüde ilk günlerde yapılacak çalışmalara bağlıdır. Onları bugünlerde oyuna doyurun

.
OKULUN İLK GÜNLERİNDE YAPILABİLECEK DİĞER FAALİYETLER


Öğrencileri okula alıştırmak ve okulu benimsetmek için okulun ilk günlerinde yapılabilecek diğer etkinlikleri şöyle sıralayabiliriz:


Öğrencilere; Masal, Öykü, Fıkra, Anı vb. Anlatma ve Anlattırma

Derse başlarken, öğrencilerin dikkatini çekmek; zihinlerinde bir anı oluşturup anlatmalarını sağlamak; kısaca öğrencileri aktifleştirmek için, derse sınıf seviyesine uygun masal, öykü, fıkra, anı vb. anlatılarak başlanılabilir. Özellikle birinci sınıflar ve anaokulunda ilk derslere masalla başlanması, masal anlatırken öğretmenin masaldaki karakteri canlandırması, ses tonunu karaktere göre değiştirmesi, öğrencilerin çok hoşuna gidip gülmelerini sağlayacaktır.


Anlattığınız olay, çocukların zihinlerinde yeni anı ve anlatılacak konuların hatırlanmasını sağlayacak. Ayrıca siz, soracağınız sorularla onların zihinlerinde yeni anılar oluşturup hatırladıkları masal, öykü, anı, fıkra vb. gereçleri anlatmaya teşvik edebilirsiniz. Bunları Kendi içlerinden gelerek anlatmaları,  çocukların konuşmaya ilişkin cesaretlerini artırırken sınıfta bir eğlence ortamı oluşacaktır.


Öğrencileri Konuşturmaya Teşvik Çalışmaları
Topluluk karşısında ve tanımadığımız kişilerle konuşmak, çocukların hatta biz büyüklerin bile zorlandığı bir durumdur. “ Yanlış konuşurum” korkusu ile bazı kişiler konuşmaya çekinirler. Özellikle birinci sınıfa ve anaokuluna daha yeni başlayan öğrencileri konuşturmak için, ustalık gerekir.


Öğrencilerin ilgilerini çeken, çok iyi bildikleri ve rahatlıkla konuşabilecekleri konularla ilgili sorular sorularak bir söyleşi ortamı oluşturulur. Ör: “ Evde oyuncaklarınız var mı? Hangisiyle daha çok oynuyorsunuz?” Söyleşilere, etkinlikler arasında yer verilebildiği gibi yapılan etkinliklerle ilgili söyleşiler de yapılabilir. Öğrenciler konuştukça yüreklenir ve okul korkuları azalır.


Konuşmak istemeyenler,( evet-hayır, var-yok gibi) tek yanıtlı sorularla konuşmaya çalıştırılır. Tüm sınıfa soru sorularak sınıfla birlikte konuşmaya katılmaları sağlanır. Konuşmak istemeyen öğrenciler konuşmaya zorlanmaz, çeşitli teşvik yöntemleriyle cesaretlendirilir. Öğrenci; ileride, yeteri kadar kendine güvendiğinde, kendiliğinden konuşacaktır.


Taklitler
Öğrencilerin sevdiği ve eğlendiği bir uygulamadır. Sınıf seviyelerine uygun olarak yeme-içme, yaşlı, iş, meslek, sanatçı taklitleri; hayvanların bağırma, yürüme, koşma taklitleri vb. yaptırılır.


Oyunlar 

Çocukların en çok hoşuna giden ve onları eğlendiren etkinliklerden birisi de oyundur. Bildiğiniz, araştırdığınız farklı  oyunları öğrencilerinize oynatabilirsiniz. Etkinliklerinizi oyun şekline dönüştürebilirsiniz. Ayrıca, çeşitli yarışmalarla onları eğlendirebilirsiniz.

Dramatizasyon (Oyunlaştırma)
Anlattığınız veya çocukların anlattıkları fıkra, öykü ve masallardan uygun ve gülünç olanların sınıfta canlandırmalarını yaptırarak yapanları ve seyredenleri eğlendirebilirsiniz. Ancak, uygulamayı nasıl yapacakları ve neler konuşacakları, önceden öğretilmeli.

 Müzik Çalışmaları 
Herhangi bir araçtan tekerleme, okul şarkıları, kişileri olumsuzluğa yönlendirmeyen günün sevilen parçaları çalınır; dinletilir. Müzik eşliğinde ritim tutturulur, el-kol sallama, esneme vb ritmik hareketler yaptırılır. Sanatçılık oyunu oynatılabilir. İsteyen öğrenciler bildikleri şarkı, türküleri söyleyebilirler. Eskiden öğretilmiş şarkılar,  bireysel ve koro halinde söylenebilir. Playback çalışması yaptırılır.


Görsel Etkinlikler
Akıllı tahta, televizyon, projeksiyon vb. cihazlar ve internetten yararlanılarak, çocuklara film, çizgi film vs. izletilebilir.


Tanıma- Tanıştırma
Arkadaşlarını, okul çalışanlarını tanıma; okul ve çevresini inceleme...


Diğer Farklı Çalışmalar 
Oyun hamuru ile oynama, kum havuzunda oynama, resim ve iş vb. çalışmalar da çocukların hoşuna giden; yeteneklerini açığa çıkarıp geliştiren farklı etkinliklerdir.
 
ÇALIŞMALARDA DİKKAT EDİLECEK NOKTALAR
               
Okulun ilk günlerinde, öğrencilerle yapılacak çalışmalarda aşağıdaki hususlara dikkat edilmeli:


a) Çocukların çok hoşlarına giden bir etkinlik yapılsa bile, onlar bir süre sonra o etkinlikten usanırlar, dikkatleri dağılmaya başlar. Yapılan etkinlikten usanıldığı tespit edildiğinde farklı etkinliğe geçilmeli.


b) Kimi öğrenciler, “beceremem” korkusuyla bazı etkinlikleri yapmak istemezler. Ör. Konuşma veya şarkı söylemekten çekinen öğrenciler olabilir. Etkinliği yapmak istemeyen öğrencileri; zorlamayın, sıkıştırmayın. Bunları, zamanla etkinliğe katmak için küçük başarılarını görün; onları cesaretlendirin. Onlar, ileride yeteri kadar kendilerine güvendiklerinde kendiliklerinden çalışmalara katılacaklardır.

c) Çocuklar, yaptıklarıyla karşısındakilerini şaşırtmaktan oldukça zevk alırlar. Öğretmen etkiniği yapanlara, “Aaaa! Onu nasıl yaptın! Aferin sana!” vb. geri bildirimde bulunur, şaşırır gibi davranıp bunu yüz mimikleriyle belirginleştirirse âdeta onları coşturur.


Yaptıkları etkinliğin dikkatle izlenmesi, yapanların alkışlanması, etkinlik sonunda el çakma, çocuğu kutlama şeklindeki dönütler de onları harekete geçiren uygun pekiştirenlerdir. Bu ve benzeri olumlu pekiştireçlere her zaman değil, yeri gelince ve gerektiğinde başvurulmalı.


d) Fıkra anlatma vb. etkilikler bazen sınıfta uğultuya neden olabilir. Böyle bir durumda, uğultuyu önlemek için, yeni bir etkinlik yaptırılarak çocukların dikkatleri, yeni etkinliğe yöneltilmeli.


DERSLERE YUMUŞAK GEÇİŞ


Okulun ilk günlerinde yukarıda belirtilen faaliyetlere yer verilip öğrencilerin derslere karşı ruhsal ve fiziksel hazırlıkları tamamlandıktan sonra normal derslere geçilebilir. Öğrenciler, artık okula alışmış, eğlenceye doymuştur. Şimdi normal derslere geçilmesini istemektedirler.


Yarı ders yarı oyun şeklinde derslere yumuşak geçiş yapabilirsiniz. Öğrencileri öğrenmeye teşvik etmek için, öncelikle önümüzdeki öğretim yılında hangi derslerde neler yapacağınızı; öğrencilerin bundan ne gibi kazanç elde edeceklerini açıklayın.


Derslere nereden başlayacağınızı belirlemek için öğrencilerin bilgi-beceri seviyelerini gözden geçirin.


Okulun ilk ve son bir-iki gününde yapılan bu eğlence etkinlikleri öğrencileri okula bağlıyor. Oluşturulan bu olumlu ruhsal hava, yıl boyu hatta ömür boyu sürebiliyor. Diğer zamanlar kötü geçmiş olsa bile beyin iyi şeyleri unutmamaya yatkın olduğu için, çocuk tüm öğretim yılının olumlu geçtiğini varsayıyor; ertesi yıl okula koşa koşa  geliyor.


Ve Artık!
Çocuk; öğretmenini, okulunu benimsemiştir; başarılı olmak için elinden geleni yapmak istemektedir..


Not: Bu yazı ilkokul öğrencileri özellikle 1. Sınıflar temel alınarak yazılmıştır.    

Kalın; mutlulukla,esenlikle...

Dursun BİLGİN                                                            

Sonraki yazı: AİLEDE ÇOCUK EĞİTİMİNİN PÜF NOKTALARI

                                                        

                                                                                                                                       

            

10 Ağustos 2018 Cuma

ÇOCUĞUMUZUN OKULDAN EVE İLK DÖNÜŞÜ


Çocuğumuzun okuldan eve ilk dönüşünde, oluşturacağımız "olumlu okul imajı" onun ömür boyu akademik başarısını etkileyebilir. İşte yapılması gerekenler:

"Bir işe nasıl başlarsan öyle gider." şeklinde geçerli bir söz vardır. Zihnin bir olay ya da durum hakkındaki ilk izlenimleri, sonraki izlenimlere temel oluşturur. Bu ilk kayıtlar gelecekteki izlenimlerini önemli ölçüde etkileyecektir.

Çocuğumuzun bu yeni döneminin ilk günleri, çocuk açısından önemlidir. Aile ve okulun etkileri ile oluşturacağı okul imajı, onun okula karşı olumlu ya da olumsuz bir tutum geliştirmesine neden olacak, bir ölçüde onun ruhunu etkileyecektir. Bu yönden okulun açılışının ilk günlerinde, okula yeni gelen öğrencilere aile ve okul olarak daha dikkatli davranılmalı; onlarda okula karşı olumlu bir imaj oluşturmak için her türlü çaba gösterilmeli.

Aile olarak çocukta oluşacak olumlu okul imajını zedelememek için okulla ilgili söz ve davranışlarımızda daha dikkatli olmalıyız, onu okuldan soğutacak söylem ve davranışlardan uzak durmalıyız. 

Bu Konuda Ailelerin Yapabilecekleri

·        Çocuğunuzu okul çıkışında karşılayın.
Akşam paydosundan sonra çıkışta çocuğunuzu karşılayıp sarılın. “Öğrenci olmak sana ne güzel yakışmış, seni iyi gördüm.” benzeri olumlu sözler söyleyin.

·       Evde gündelik hayatınıza devam edin.
Her zaman okul konusunu açmak yani bir konuda sürekli zihnini uyarmak onu sıkabilir, Bazı çocuklarda da  “ okulun kendinden çok önemsendiği” kanısının zihninde yerleşmesine neden olabilir. Belli bir süre “okul” konusunu açmadan;  kendisini, aşırıya kaçmadan sevin. Böylece o kendisinin önemsendiğini anlayacak, özgüveninin gelişimine katkı sağlanacak.

Okulun, öğretmenin, arkadaşların iyi mi; kötü mü? Sana nasıl davranıyorlar? vb. kışkırtıcı, dedikodu ve olumsuzluklara açık kapı bırakan soruları kesinlikle sormayın. 

Çoğu anne baba çocuklarına değer verdikleri ve bu konuları merak ettikleri için, çocukla karşılaşır karşılaşmaz bu ve benzeri soruları sorarlar. Oysa böyle yargı ve olumsuzluk soruları, çocuğun zihninde bir kuşku oluşturur. Zamanla zihninde öğretmenini ve arkadaşlarını yargılamaya başlar. Onların olumsuzluklarına dikkatini yöneltir, kişileri birbirinden ayrıştırır, bunları gelir size anlatır. Böylece çocuğunuzda; olumluları değil olumsuzlukları gören, şikâyetçi bir kişiliğe yönelme olasılığı gündeme gelebilir.

·         Ya çocuğum gerçekten eziliyorsa!..
Sizin önceden verdiğiniz eğitim ve rehberlikle, çocuğunuz  kendi sorunlarını öncelikle kendi becerisiyle çözebilmeli. Ancak kendini aşan durumlarda; çocuğunuz, kızacağınızı bilse bile, çözemeyeceği sorunlarını öncelikle sizinle, sonra öğretmeni ile ve gerekirse polisle paylaşabilmeli.

Okulda herhangi bir sorun yaşıyorsa,siz sormadan anlatacağını sanıyorum. Ancak bu konuda kuşkunuz varsa dolaylı sorularla araştırabilirsiniz. Burada, sadece çocuğunuzun anlattıkları ile yetinmeyin, sonra pişman olabilirsiniz.

·         Bugün okulda ne yaptıklarını, sorun.
Okuldan dönen çocuğa, ara sıra sorulabilecek güzel bir sorudur. İlerleyen saatlerde: “Bugün okulda ne yaptınız?” anlamında onun kolaylıkla yanıtlayabileceği, açık sorular sorunuz. Ör. Bugün okulda oyun oynadınız mı? Hangi oyunları oynadınız? vb. Dönüt olarak: “Oh! Okulda ne güzel şeyler yapmışsınız, aferin size!” deyin. Bu durum çocuğunuzun hoşuna gittiyse diğer günlerde de yaptıklarını size anlatabilmek için dersleri daha dikkatle takip edip yapılanları aklında tutacak, gelip size zevkle anlatacaktır. 

Ters etki yapmaması için, yönteme ara sıra yer verilmeli, çocuk anlatmaya aşırı zorlanmamalı.

·       Çocuktan beklentileriniz onun yeteneklerinin üzerinde olmasın.
Bazı ailelerin çocuktan, özellikle akademik başarısındaki bitmek tükenmek bilmeyen beklentileri, onu kaygı ve strese sürükler; başarısını olumsuz yönde etkiler; hatta ileride okuldan nefret etmesine bile neden olabilir. Bu konuda gerçekçi olunursa, çocuğun sadece başarısızlıkları değil, başarıları dikkate alınıp kendisine sezdirilirse çocukta olumlu bir okul imajı oluşturulabilir.


 Kalın; esenlikle, mutlulukla...

Dursun BİLGİN