17 Şubat 2024 Cumartesi

HASTALIKLARIN KÖKENİ, OLAYLARDAN ETKİLENME

 


Geçmişteki olumsuz olayları düşünmek; gelecekle ilgili olumsuz senaryolar kurgulamak ruh ve beden sağlığını olumsuz etkileyebilir. Konuyu biraz açıyoruz.


ETKİLENDİĞİMİZ OLAYI DÜŞÜNMEK, DUYGUMUZUN ŞİDDET VE SÜRESİNİ ARTIRIR

Kendimi kızdıran bir olayı düşündüğümde, olayı yaratan kişiye karşı daha çok bileniyorum; kinim daha fazla artıyor. Karşıdakine bir şey olmadığı halde kendim zararlı çıkıyorum. Düşünmediğimde ise olay kısa bir sürede kapanıp gidiyor.

Bir ders konusunu nasıl çokça tekrarlayıp daha iyi öğreniyorsak, bizi rahatsız eden olayı, zihnimizde sürekli canlı tutmak, yani o olayı düşünmek ve hayal etmek; olayın beynimizde daha fazla yer edinmesine, olumsuz duygularımızın daha artmasına ve süreğenleşmesine, kendimizi daha huzursuz hissetmemize neden olabilir. Çünkü beyin, hayal ederken olayın yakınını yeniden yaşıyor.

Özellikle uyumadan önceki ve uyku aralarındaki düşünce, hayal ve bilgilerin beynimizde daha fazla yer ettiğini, hatırlatalım. Beynimiz, uyumadan önceki olumlu- olumsuz hayal ve düşüncelerimizi, uyurken işlemeye devam ediyor. (Bu nedenle uyumadan önce çalışılan dersler, daha kalıcıdır.)

UZUN SÜRELİ DUYGULANIMLAR NEDEN ZARARLIDIR?

Beyin, uzun süren ve abartılmış korku, üzüntü, kin, kaygı vb. olumsuz duyguları mikrop veya zararlı bir madde gibi bir tehlike, bir tehdit olarak algılıyor. Vücut, önlem alıp onunla savaşıyor. Ancak uzun süren ve görünürde olmayıp sadece kurgulanan bir tehlike ile baş etmekte vücut zorlanıyor.

Zihin tahmin hataları Yapıyor. Vücuttaki kaynaklar hatalı tüketiliyor. Gereksiz enerji harcamaları yapılıyor. Vücut bütçesinde kronik (uzun süreli) dengesizlikler oluşuyor. Yara, mikrop vb. durumlarda vücudu iyileştirmek için kullanılan inflamasyon (iltihaplanma) normalin üzerinde artıyor. Durdurulamayan kronik inflamasyon beyne ve diğer organlara zarar veriyor.*

Bu süreçte vücudun metabolizma, dengeleşim, savunma (bağışıklık) mekanizmaları ve yönetim merkezi beyin, durumdan olumsuz etkileniyor. Böylece kişide zihinsel ve bedensel sorunlara, kronik ağrılara kapı aralanıyor. Var olan hastalıkların şiddeti artıyor. *

Gelecekle ilgili olumsuz senaryolar kurgulandığında, yani uzun süren aşırı kaygı ve endişe durumunda da vücutta benzer değişimler gözleniyor.

Kısa süreli duygulanımlarda vücut savaşımda zorlanmıyor. Uzmanlar, her türlü duyguların yerinde ve kararında yaşanmasını doğal ve sağlıklı buluyorlar.

Olumsuz duygular yerine cesaret, sevinç, sevgi, huzur, umut vb. olumlu duygular, yine abartılmadan yaşandığında değişimlerin tersi oluşacaktı. İyi hissedildiğinde, zihinsel tahminler daha doğru yapılacak, vücutta gereksiz kaynak tüketimi olmayacaktı. Hastalıklarda iyileşme yönünde belirtiler gözlenecekti.

ETKİLENİMDE FARKLILIKLAR

Herkesin olaylara karşı dayanma gücü birbirinden farklıdır. Olumsuz olaylar herkes için zararlı olmayabilir.

Günlük yaşamda hepimiz canımızı sıkan durumlarla bazen karşılaşabiliyoruz. Ancak pek çoğumuz, olumsuz olaylardan fazla etkilenmiyoruz. Olaya ilişkin başlangıçtaki kurgularımız zamanla değişiyor. Beynimiz böylesi olayları başlangıçta tehlike olarak algılasa da zamanla olaya alışıyor, önemsemiyor; duruma uyum sağlıyor. Beyin olayı tehlike olarak algılamaktan çıkarıyor, kişiye olumsuz etkisi fazla olmuyor.

Uzun süre abartılmış duygularının etkisi altında kalan, yani olayları olumsuz yönden kurgulayan bazı insanlar olaylardan olumsuz etkilenebiliyor.

Olaylara karşı alternatif düşünceler oluşturabilen yani olumlu (pozitif) düşünen kişiler olaylardan etkilenmiyorlar.

 UZMANINDAN ÖNERİLER

“Hoşnut olmayan bir şey hakkında uzun uzadıya düşünürseniz vücut bütçenizde dalgalanmalara sebep olursunuz. Derin düşüncelere dalmak tehlikeli  bir döngüdür…. Kurguladığınız her bir deneyim bir yatırımdır, ö yüzden yatırımlarınızı akıllıca yapın. Gelecekte tekrar kurgulamak isteyeceğiniz deneyimler yaratın.” *


SON SÖZLER

Beynimiz kurguladıklarımızı doğru sanıyor, ona göre hareket ediyor. Kurgularımızı kendimiz oluşturuyoruz, başkaları değil… Olumsuz, abartılı duygu ve düşüncelerle, kısacık hayatımızı yıpratmaya değmez. Etkilendiğimiz olay, kendi hatalarımız ya da olay, başkalarının yüzünden olmuştur. Olabilir, herkes hata yapabilir. Dersimizi alıp olaya nokta koyabiliriz.

Sonraki yazılar: Neşeli Olmanın Yararları, çözümler

Dursun BİLGİN

Kaynak:

*Beynimizin Parmak İzleri, L. F. Barrett, TimaşYayınları, s. 287..313



3 Şubat 2024 Cumartesi

DUYGUDURUMUMUZDA OLAYLARIN, BİLİNÇDIŞININ ROLÜ

 


Önceki yazılarımızda olaylardan daha çok, kişilerdeki olaylarla ilgili düşünce hatalarının, onları olumsuz duyguduruma sürükleyebileceğini, belirtmeye çalışmıştık. Bu yazımızda olayların ve bilinçdışının duygudurumumuzdaki rolünü inceliyoruz.

ÖRNEK OLAY

SERİ KATİL

Bir kişi bilinmeyen bir şahıs tarafından öldürülmüştür. Sonradan aynı meslekten iki kişi daha öldürülür. Katıl hepsini aynı teknikle öldürmüştür. Cinayetin aynı kişi tarafından işlendiği düşünülür. Katıl yakalanır.

Çocuklar top oynarlarken  top ilk ölen kişiye çarpıyor.  O da kızıp topu kesiyor. Cinayet olaydan yıllar işleniyor. Üstelik topu kesenin arkasından aynı meslekten iki kişi daha öldürülüyor. (Benzer bir olaydan uyarlama)

OLAY NEDİR?

Olay,  ilgi çeken veya çekebilecek olan her türlü eylem. (internet) Örnek olaydaki çocukların top oynamaları, topun kesilmesi dışsal olay, katilin kin gütmesi içsel olaydır.

Çevremizdeki uyaranların pek çoğu dikkatimizi çekmez ya da kısmen çeker. Yaşanan olayların bazılarından bazı kişiler olumlu, bazılarından olumsuz etkilenirken; pek çoğundan etkilenmeyiz. Olaydaki çocuk, topun kesilmesinden olumsuz etkilenmiştir. Zevk içinde top oynarlarken topun kesilmesi, o çocuk için örseleyici (travma) bir yaşantıdır. (bkz. Olaylara Dayanma Gücü)

Olaylardan bilinçdışı olarak nasıl etkilenildiğini anlayabilmek için bazı kavramları tanımamız gerekir.

BİLİNÇ

Zihnin farkında olduğu, bildiği duyum, algı anı ve bilgilerin tümü; bilinen yaşantılar…

Örnek olaydaki çocuk belli bir süre içerisinde top olayını istediği zaman aklına getirebilir. Yani olayın farkındadır, olayın bilincindedir. (bilinç)

BASTIRMA

“Dürtü, anı ve deneyimlerin bilinç dışına itilmesi ve orada tutulmasıdır.” *

Bir süre sonra olayın çocuğun bilincinden silindiğini veya olayla bilinçli olarak hiç ilgilenilmediğini varsayalım. Olay, çocuğun  zihninden tamamen kaybolmamış, olay bilinçten bilinçdışına itilmiştir. (bastırma)

BİLİNÇDIŞI (Bilinçaltı)

“Kişinin özel çabası ile bilince çağrılamayan, farkına varılamayan yaşantıların saklı olduğu ruhsal bölmedir.”* Freud’a  göre bilinç durumunu etkileyen asıl şey bu yapıdır.

Bu aşamada çocuk; olayın farkında olamasa, hatırlamasa bile top olayı, zihninin arka planındadır; beyindeki varlığını sürdürmektedir. (bilinçdışı)

Kültürümüzde var olan “içe atmak” deyimi sanırım bilinçdışıyla yakın anlamlıdır.

BİLİNÇDIŞINDAKİ KAYITLARIN DAVRANIŞ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

Bilinçdışında bulunan istek ve anılar zaman ve yer tanımaksızın eski güçlerini, eski enerjilerini sürdürebilir ve çeşitli biçimlerde davranış üzerinde etkili olabilirler.*

Çocuk, o kişiden nefret etmiş, ona karşı içten yıllar boyu süren yoğun kin gütmüştür. Ondan intikam almak istemektedir. (dürtü) İçten gelen o dürtüyle boşu boşuna cinayet işlemiştir. Belki de kendisinin elezer (sadist), acımasız kişiliğe sahip olmasının nedenlerinden biri de bu olaydır.  Katil, bilinçdışındaki bu olumsuz olayların, duyguların ve dürtülerin hiçbirinin farkında değildir.

NOT: Olayın sadece top meselesinden kaynaklandığını iddia edemeyiz. Onu suça iten başka bir çok faktörün  olduğunu söyleyebiliriz.

SON SÖZLER

İçe atılmış (bilinçdışındaki) üzüntü, korku, endişe, beklenti, kin, nefret, intikam, kendini aşağılama, suçluluk duyma vb. uzun süreli ve abartılmış duygulardan, karşıdakilerine bir şey olmaz; zarar kişinin kendinedir.

Çocuk o an yaşanması gereken duyguları kararında yaşayabilseydi; örneğin kızsaydı, ağlasaydı, olayı başkalarıyla paylaşsaydı belki ferahlayacak o  yaşantı beyninde olumsuz iz bırakmayacaktı.

Büyükler, önceki yazılarda belirttiğimiz alternatif düşünce oluşturma, diğer başa çıkma yöntemleriyle benzer olumsuz olayların üstesinden gelebilirler.

Maddi, manevi bir şeyleri sevmek, bir şeylerle ilgilenmek, zihindeki olumsuz yaşantılara ve duygulara antikor etkisi yapabilir. Diğer öneriler, diğer yazılarda…

YA ÇOCUKLAR!..

Psikanalitik kurama göre ruhsal sorunların çoğu çocukluktan beri bilinçdışına saplanıp kalmış doyumsuzluklar, örseleyici yaşantılar, Korkular, saplantılar, engelleme ve çatışmaların vb. bilinçdışında etkinliklerini sürdürmeleri ile ortaya çıkmaktadır.

Çocuk ne kadar küçükse aldığı ruhsal darbenin yarası o kadar büyük olur. Zihinleri boştur. Olumlu olumsuz her şey, onların zihinlerine yerleşebilir. Deneyimsizdirler; dayanma güçleri zayıf, başa çıkma yöntemlerinden habersizdirler. Olumsuz yaşantılar onları etkileyebilir. Onun için çocuklar şiddet ve baskıdan uzak tutulmalı. Özellikle bebeklere gerektiği şekilde bakılmalı; onunla ilgilenilmeli, korunmalı ve sevilmelidir. (bkz. Ailede Çocuk Eğitiminin Püf Noktaları)

Çocuk, iyi eğitilseydi, yaşam koşulları iyi olsaydı; belki de katil, bilinçdışı duygularının tutsağı olmayacaktı. Cezaevindekilerine harcanan paranın bir kısmı böylesi kişilerin eğitimine, iş sahibi olmasına harcanırsa suçlu sayısı azalacağından devletimizin ekonomik olarak daha kazançlı çıkacağını sanıyorum.

Sonraki yazı: Hastalıkların Kökeni, Olaylardan Etkilenme

Esinlenme: Psikanalitik kuram

Dursun BİLGİN

Kaynak ve alıntılar:

* Ruh Sağlığı ve Bozuklukları, M. Orhan Öztürk, N. Aylin Uluşahin, Ankara 2016, s. 64, 47