Önceki yazılarımızda olaylardan daha çok, kişilerdeki olaylarla ilgili düşünce hatalarının, onları olumsuz duyguduruma sürükleyebileceğini, belirtmeye çalışmıştık. Bu yazımızda olayların ve bilinçdışının duygudurumumuzdaki rolünü inceliyoruz.
ÖRNEK OLAY
SERİ KATİL
Bir kişi bilinmeyen bir şahıs tarafından öldürülmüştür. Sonradan
aynı meslekten iki kişi daha öldürülür. Katıl hepsini aynı teknikle öldürmüştür.
Cinayetin aynı kişi tarafından işlendiği düşünülür. Katıl yakalanır.
Çocuklar top oynarlarken
top ilk ölen kişiye çarpıyor. O
da kızıp topu kesiyor. Cinayet olaydan yıllar işleniyor. Üstelik topu kesenin
arkasından aynı meslekten iki kişi daha öldürülüyor. (Benzer bir olaydan
uyarlama)
OLAY NEDİR?
Olay, ilgi çeken veya
çekebilecek olan her türlü eylem. (internet) Örnek olaydaki çocukların top
oynamaları, topun kesilmesi dışsal olay, katilin kin gütmesi içsel olaydır.
Çevremizdeki uyaranların pek çoğu dikkatimizi çekmez ya da
kısmen çeker. Yaşanan olayların bazılarından bazı kişiler olumlu, bazılarından
olumsuz etkilenirken; pek çoğundan etkilenmeyiz. Olaydaki çocuk, topun
kesilmesinden olumsuz etkilenmiştir. Zevk içinde top oynarlarken topun
kesilmesi, o çocuk için örseleyici (travma) bir yaşantıdır. (bkz. Olaylara Dayanma Gücü)
Olaylardan bilinçdışı olarak nasıl etkilenildiğini
anlayabilmek için bazı kavramları tanımamız gerekir.
BİLİNÇ
Zihnin farkında olduğu, bildiği duyum, algı anı ve
bilgilerin tümü; bilinen yaşantılar…
Örnek olaydaki çocuk belli bir süre içerisinde top olayını
istediği zaman aklına getirebilir. Yani olayın farkındadır, olayın
bilincindedir. (bilinç)
BASTIRMA
“Dürtü, anı ve deneyimlerin bilinç dışına itilmesi ve orada
tutulmasıdır.” *
Bir süre sonra olayın çocuğun bilincinden silindiğini veya olayla
bilinçli olarak hiç ilgilenilmediğini varsayalım. Olay, çocuğun zihninden tamamen kaybolmamış, olay bilinçten
bilinçdışına itilmiştir. (bastırma)
BİLİNÇDIŞI (Bilinçaltı)
“Kişinin özel çabası ile bilince çağrılamayan, farkına
varılamayan yaşantıların saklı olduğu ruhsal bölmedir.”* Freud’a göre bilinç durumunu etkileyen asıl şey bu
yapıdır.
Bu aşamada çocuk; olayın farkında olamasa, hatırlamasa bile top
olayı, zihninin arka planındadır; beyindeki varlığını sürdürmektedir.
(bilinçdışı)
Kültürümüzde var olan “içe atmak” deyimi sanırım
bilinçdışıyla yakın anlamlıdır.
BİLİNÇDIŞINDAKİ KAYITLARIN DAVRANIŞ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
Bilinçdışında bulunan istek ve anılar zaman ve yer
tanımaksızın eski güçlerini, eski enerjilerini sürdürebilir ve çeşitli
biçimlerde davranış üzerinde etkili olabilirler.*
Çocuk, o kişiden nefret etmiş, ona karşı içten yıllar boyu
süren yoğun kin gütmüştür. Ondan intikam almak istemektedir. (dürtü) İçten
gelen o dürtüyle boşu boşuna cinayet işlemiştir. Belki de kendisinin elezer
(sadist), acımasız kişiliğe sahip olmasının nedenlerinden biri de bu olaydır. Katil, bilinçdışındaki bu olumsuz olayların,
duyguların ve dürtülerin hiçbirinin farkında değildir.
NOT: Olayın sadece top meselesinden kaynaklandığını iddia
edemeyiz. Onu suça iten başka bir çok faktörün
olduğunu söyleyebiliriz.
SON SÖZLER
İçe atılmış (bilinçdışındaki) üzüntü, korku, endişe,
beklenti, kin, nefret, intikam, kendini aşağılama, suçluluk duyma vb. uzun
süreli ve abartılmış duygulardan, karşıdakilerine bir şey olmaz; zarar kişinin
kendinedir.
Çocuk o an yaşanması gereken duyguları kararında yaşayabilseydi;
örneğin kızsaydı, ağlasaydı, olayı başkalarıyla paylaşsaydı belki ferahlayacak
o yaşantı beyninde olumsuz iz
bırakmayacaktı.
Büyükler, önceki yazılarda belirttiğimiz alternatif düşünce
oluşturma, diğer başa çıkma yöntemleriyle benzer olumsuz olayların üstesinden
gelebilirler.
Maddi, manevi bir şeyleri sevmek, bir şeylerle ilgilenmek,
zihindeki olumsuz yaşantılara ve duygulara antikor etkisi yapabilir. Diğer
öneriler, diğer yazılarda…
YA ÇOCUKLAR!..
Psikanalitik kurama göre ruhsal sorunların çoğu çocukluktan
beri bilinçdışına saplanıp kalmış doyumsuzluklar, örseleyici yaşantılar,
Korkular, saplantılar, engelleme ve çatışmaların vb. bilinçdışında
etkinliklerini sürdürmeleri ile ortaya çıkmaktadır.
Çocuk ne kadar küçükse aldığı ruhsal darbenin yarası o kadar
büyük olur. Zihinleri boştur. Olumlu olumsuz her şey, onların zihinlerine
yerleşebilir. Deneyimsizdirler; dayanma güçleri zayıf, başa çıkma
yöntemlerinden habersizdirler. Olumsuz yaşantılar onları etkileyebilir. Onun
için çocuklar şiddet ve baskıdan uzak tutulmalı. Özellikle bebeklere gerektiği
şekilde bakılmalı; onunla ilgilenilmeli, korunmalı ve sevilmelidir. (bkz. Ailede Çocuk Eğitiminin Püf Noktaları)
Çocuk, iyi eğitilseydi, yaşam koşulları iyi olsaydı; belki de
katil, bilinçdışı duygularının tutsağı olmayacaktı. Cezaevindekilerine harcanan
paranın bir kısmı böylesi kişilerin eğitimine, iş sahibi olmasına harcanırsa
suçlu sayısı azalacağından devletimizin ekonomik olarak daha kazançlı
çıkacağını sanıyorum.
Sonraki yazı: Hastalıkların Kökeni, Olaylardan Etkilenme
Esinlenme: Psikanalitik kuram
Dursun BİLGİN
Kaynak ve alıntılar:
* Ruh Sağlığı ve Bozuklukları, M. Orhan Öztürk, N. Aylin
Uluşahin, Ankara 2016, s. 64, 47