Önceki yazımızda neşeli olmanın yararlarından söz etmiştik.
Neşeli olmak güzel, ama herkes, her an, neşeli olabilir mi? Neşeli olmanın bir
sınırı, yeri ve zamanı var mıdır?
HERKES, HER AN, NEŞELİ OLABİLİR Mİ?
Yaşadığımız olaylar gelip geçici olduğu gibi bu olaylara
koşut olarak yaşadığımız duygularımız- bu arada neşe duygusu da- gelip geçici
bir duygudur. Neşeli olmamız, salık verilmesine karşın herkesin her an neşeli
olması beklenemez.
NEŞELİ OLMANIN DA BİR SINIRI
VARDIR
Yine diğer duygularımız gibi neşeli olmamızın da bir alt ve
üst sınırı vardır. Belirli ölçülerde neşeli olmak, vücudumuza yararlıdır, ancak
aşırı ve uzun süren neşeliliğe vücudumuz dayanamıyor. Yaşadıkları ani ve aşırı
sevinç nedeniyle fenalık geçirenlere rastlanmaktadır. Uzun süren aşırı
neşelilik ve taşkınlık
durumu tıbben hastalık olarak kabul ediliyor.
NEŞELİ OLMANIN YERİ VE ZAMANI VARDIR
Neşeli olmanın yeri ve zamanı da önemlidir. Ör. Bir kişinin
düğünde neşeli olması normalken, yakınının cenazesinde veya sokakta aşırı
neşeli olması, kabul edilemez bir durumdur.
Benzer biçimde bireyin bulunduğu durumla bağdaşacak şekilde sevinecek
yerde sevinmesi doğal olduğu gibi; üzülecek yerde üzülmesi, öfkelenecek yerde
öfkelenmesi de gayet doğaldır.
(Geniş açıklamalar: Duygular Ne Kadar Yaşanmalı? Hangi Durumlarda Duygulardan Zarar Görebiliriz? Başlıklı yazılarda..)
FAZLA NEŞELİ MİZACA SAHİP DEĞİLİM
İnsanın mizacı, yani o kişinin neşeli, durgun, yardımsever,
kuşkucu, kıskanç olması vb. huyları doğuştan belirlenmiştir. Kişinin mizacı
çevresel etkenlerle şekillenip değişir, onun eşsiz kişiliği oluşur.
Beyin sürüncemede kalanları değil, yerli yerine oturmuş
düşünceleri ve oluşumları sever. Kişinin yaradılışı neşeli değilse, ya da çevresel
etkenlerle ömrü boyunca bir kez gülmemişse ancak halinden memnunsa, beyin için
bir sorun oluşturmaz. Beyin o duruma alışkındır. Fazla uç noktalarda olmadığı
sürece dengeleme becerisiyle çözüm bulmuş sorun olmaktan çıkarmıştır.
Gülme eylemi bazı (özellikle eski) kültürlerde hoş karşılanmaz.
Çevremizde de gülme karşıtı kişilere rastlayabiliriz.
Neşeli bir mizaca sahip olmayan insanlar da neşeli insanlar
gibi normal yaşamlarını sürdürebiliyor. Gülmeseler de diğer duyguları
yaşadıkları gibi neşe duygusunu da kendilerince yaşıyorlar. Ör. Bir işte
başarılı olduklarında içten haz duyuyorlar.
(Duygu sağırlığı olan kişiler duyguyu tecrübe etmekte zorlanırlar.)
Neşeli olabilmek için, kişinin bu konuda kendini zorlamasına gerek yoktur.
Duygulanım bozukluklarında uzman yardımına gereksinim
duyulabilir.
POZİTİF OLMANIN KÖTÜ YANLARI VAR MI?
Uzmanına kulak verelim:
“Bazıları (pozitif düşünenlerin)tam tersi şekilde
hissederken devamlı olarak pozitif olmaya çalışmanın gerçekten nasıl
hissettiğimizi reddetmek olduğunu söylüyorlar ve bunun da potansiyel olarak
belli duygulardan uzak kalmaya sebep olacağı söyleniyor.
Pozitifliği uygulamanın hedefi bazen üzgün, kızgın, sinirli
ve hayal kırıklığına uğramış olabileceğinizi reddetmek değil; bunun yerine
onları ilk olarak kabul etmek ve sonrasında geçici olduklarını anlamak önemli.
Her zaman işlerin nasıl gideceğini veya şartları kontrol edemezsiniz. Ancak bu
deneyimlerden en iyi öğrenmeyi elde etmeye çalışabilir ve her şey mükemmel
olmasa da minnettar olacak bir şey bulabilirsiniz.” ( Ayşe Tolga, ayşetolga.com)
Kendimizi aşırı zorlamadan yapabileceğimiz küçücük çabalar
ve küçücük düşünce değişiklikleri ile kendimizde iyileştirmeler yapabilir, daha
mutlu ve sağlıklı bir yaşamın kapılarını aralayabiliriz. Küçük gayretlerden
sonra zaten beynimiz otomatikleşecektir.
“DUYGULARIMIZA HÜKMETMEK” sonraki yazılarda…
Şen ve esen kalınız!
Dursun BİLGİN