ÖRNEK OLAY
40 yaşında
olduğu halde halen altını ıslatıyor, hiçbir cerrahi çözüm bulamıyordu. Yolda
rastladığı arkadaşına dert yandı. Arkadaşı tanıdığı bir psikoloğu salık verdi.
Bir zaman sonra yeniden karşılaştılar. Arkadaşı:
Psikoloğa
gittin mi? Bir yararı oldu mu?
Hem de çok…
Nasıl yani,
iyileştin mi? İyileşmedim, ancak altımı ıslattığım için artık üzülmüyorum.
(fıkra)
Sizi bilmem ama
kendim, psikoloğun görevini layıkıyla yaptığını düşünüyorum. Altından
kalkamayacağımız veya hiçbir çözümün olmadığı durumlarda, bazen “ sorunla
beraber yaşamayı” öğrenmemiz ya da
“sorunu kabullenmemiz” gerekebiliyor.
***
Önceki yazılarda, kabullenmenin yararlarına değinmiştik.
Hangi durumlarda kabullenme yönteminden yararlanabileceğimizi açıklamış,
çeşitli kabullenme örnekleri vermiştik.
Yazımızda
kabullenmenin tekniğini ve sınırlarını irdelemeğe çalışacağız.
KABULLENMENİN TEKNİĞİ
Hiçbir çözümü olmayan sorunu nasıl kabullenip onu
etkisizleştirebiliriz?
Altından kalkamayacağımız bir sorunla karşılaştığımızda;
“Hoşlanmasam da hayatta böyle şeyler olabilir, yapabilecek bir şey yok” dediğimizde,
buna benzer şeyler düşündüğümüzde ve bu düşüncelerimize içten inandığımızda,
sorunu kabullenmişiz demektir.
Kabullenmenizden sonra problem devam etse de beyin onu bir sorun, fazla bir tehlike olarak
görmüyor; önemsemiyor; alışıyor; zamanla aşırı bir problem olmaktan çıkarıyor.
Ali, önceleri hastalığına uzun süre üzülerek vücuduna özrü
dışında ikinci bir yük bindirip sağlığının daha da kötüleşmesine neden oluyordu.
KABULLENMEDE ZORLANMA
Kabullenme olgusu, sonradan rahatlatıcı olsa da bazı
kişilere, bazı durumlarda, başlangıçta biraz acı gelebilir; kabullenmede
zorlanabilirler. Kabullenme süreci zaman alabilir.
Kabullenmede zorlandığımızda problemle ilgili alternatif
(olumlu) düşünceler geliştirebiliriz. Kendimize olumlu telkinlerde
bulunabiliriz. Olumlu düşüncelerimizi yazabiliriz. Yakınlarımızdan ve
uzmanından yardım alabiliriz. Bir süre sonra beyin yeni düşünceleri
kabullenecektir.
KALICI PROBLEMİ ABARTMA, KENDİNE YAKIŞTIRAMAMA, BAŞKALARININ
AYIPLAYACAĞINI SANMA
Kabullenme bir kenara, bazıları sorunu iyice abartıyorlar.
Ör. Özürlü bir çocuğunun dünyaya gelmesini kendine
yakıştıramayanlar, kendilerinin cezalandırıldığını, başkalarının durumu hoş
karşılamayacağını sananlar, hatta utandıkları için saklayanlar olabiliyor.
Bunlar, çoğunlukla kendilerinin uydurduğu gerçek dışı kurgulardır. Böyle şeyler
düşünmek, sorunu kabullenmemek anlamını taşır, acıyı artırmaktan başka işe
yaramaz.
Toplum
içerisinde engelli ve yakınlarına karşı bazen hatalı davranışlar sergileyenler
de olabiliyor. Bu konuda çevrenin, toplumun ve devletin daha duyarlı,
daha anlayışlı olması beklenir.
Engellilik dışında; benzer biçimde hastalığını, yakınının
vefatını; bazen de önemsenmeyecek ufak
tefek sorunları aşırı abartıp kendilerini olumsuz duygulara sürükleyenlere de
rastlanmaktadır.
KABULLENMEK KİŞİNİN ACİZLİĞİ MİDİR? KABULLENMENİN SINIRI
Hiçbir geçerli bir çözümün olmadığı durumlarda sorunu
kabullenmek kişinin acizliği değildir. Hayatın bazı gerçeklerini kabul
etmektir. Kimsenin depremi önleyecek gücü yoktur. Ancak çözümler varken kişi
sorunu çözmek için umursamıyorsa, bu davranışını alışkanlık haline getirmişse;
her şeyi, hemen kabulleniyorsa, yapabileceği halde sorumluluk almaktan çekiniyorsa
kişinin acizliğinden söz edilebilir.
Bireyin yeteneği dışında bir işte veya sınavda başarısız olması
doğaldır, kabullenilebilir. Yeteri kadar çalışmıyorsa, işini becerebileceği
halde önemsemediği için başarısız oluyorsa bu kişinin acizliğindendir.
Önceki bir yazıda kendimizin, yakınlarımızın
değiştirilemeyecek yönlerini kabullenmemiz gerektiğini, belirtmiştik. Kendimizin
veya bir yakınımızın, ör. çocuğumuzun, sürekli ve bilinçli olarak yaptığı
hatalar, kabul edilemez bir durumdur.
Kişinin, hasta olduğu halde çözüm aramaması, normal
bir durum değildir.
SON SÖZ
Kabullenme yöntemi; diğer yöntemler gibi yerinde, kararında,
zamanında uygulandığında yararlı olacaktır.
Kabullenme yöntemi, yaşanılan probleme hiçbir çözümün
bulunamaması durumunda geçerlidir. Ufukta çözümler gözüküyorsa yöntem
geçerliliğini kaybetmiştir.
“Uzmanından Öneriler” bölümünü, konunun önemi ve anlam
bütünlüğünü koruması açısından ayrı bir yazıda ele alıyoruz.
Sonraki Yazı: DUYGUSAL ZEKİLİK
Kalın; sağlıkla, mutlulukla!..
Dursun BİLGİN