15 Kasım 2025 Cumartesi

AKLIMIZA AŞIRI GÜVENMENİN ZARARLARI

  


Önceki yazımızda, kişinin kendi aklını belli bir ölçüde beğenmesinin yararlı bir durum olduğunu belirtmiştik. Ancak kişinin kendi aklına aşırı güvenmesi ve kendi aklını fazla beğenmesi, hatalı kararlar alma, ilişkilerde zorlanma  gibi birçok olumsuz sonuca yol açabilir.

AŞIRI GÜVEN

Kendi aklını aşırı beğenen kişi bilgi ve yeteneklerini abartabilir, bu durum hatalı tahminlere ve yanlış kararlar alınmasına neden olur.

ÖĞRENMEYE İSTEKSİZLİK

Kendi aklını “yeterli” gören birey, yeni bilgiye karşı isteksiz hale gelir. Bu tutum entelektüel gelişimi durdurur ve kişinin düşünsel esnekliğini azaltır.

AŞIRI DÜŞÜNME

 Aşırı güven bazen kişinin sürekli kendi düşüncelerini analiz etmesine ve zihinsel döngülere girmesine neden olabilir. Bu durum uyku sorunları, kaygı ve depresyon gibi psikolojik sorunlarla ilişkilidir.

EMPATİ EKSİKLİĞİ

Kendi aklını üstün gören kişi, başkalarının fikirlerine değer vermeyebilir. Bu durum iletişimde anlaşmazlıklara yol açabilir.

İLİŞKİLERDE GERİLİM

Aşırı akıllı olduğunu düşünen birey, karşısındakini küçümseyebilir. Sonuçta kişinin arkadaşlık, iş ve aile ilişkileri zedelenebilir.

İNATÇILIK VE ÇEKİŞME

 Fikirlerini tartışmak yerine kabul ettirmeye çalışabilir, inatlaşabilir, çekişebilir.  Bu inatçı tutum, sosyal çevreden uzaklaşmaya neden olabilir.

RİSKLERİ KÜÇÜMSEME 

Aşırı güven, tehlikeleri hafife alma eğilimi yaratır. Bu da finansal, sağlık veya sosyal alanlarda ciddi sonuçlar doğurabilir.

 YANLIŞ STRATEJİLER 

Kendi  düşüncesini mutlak doğru gören kişi, alternatifleri değerlendirmeden hareket eder. Yaptıkları başarısızlıkla sonuçlanabilir.


KİŞİLİKSEL YANSIMALAR


Kişinin aşırı şekilde aklına ve zekasına güvenmesi yani benlik algısının şişkin olması bazı davranışsal hatalara neden olabilir. Bunların bazılarını şöyle sıralayabiliriz:

AKLINI AŞIRI BEĞENEN KİŞİ

Kişisel farklılıklar olmakla birlikte genellikle aklını aşırı beğenen kişi:

Kendisini üstün görür, eleştiriyi kabul etmekte zorlanır, hatasını kabüllenmez. Başkalarının başarılarını küçümser, “Ben bilirim” anlayışı baskındır. Yeni fikirlere kapalı olabilir, başkalarını dinlemeden yargıya varır. Sosyal karşılaştırmalarda üstünlük beklentisi taşır. Başarıyı kendine, başarısızlığı ise dış etkenlere bağlar. İlişkilerde baskın olma isteği ağır basar.


BAZI İZLENİMLERE GÖRE 


En akıllılar kendini sorgulayanlardır. En cahiller ise kendini kusursuz sananlar…

Kendisini aşırı akıllı gören kişi, gerçek gelişimin önündeki en büyük engeldir; çünkü öğrenmeye değil, kanıtlamaya odaklanır.


DENGELİ BİR YAKLAŞIM NEDEN ÖNEMLİDİR?


 SAĞLIKLI ÖZGÜVEN

 kişi kendine güvenir ama aynı zamanda hata yapabileceğini de kabul eder.

 ELEŞTİREL DÜŞÜNME

Birey, yerine göre kendi aklını sorgular, başkalarının bakış açılarını önemser ve değerlendirir.

ZİHİNSEL ESNEKLİK

Kişi  kendi fikirlerine körü körüne bağlı kalmaz, gerektiğinde düşüncelerini değiştirebilir.

Bu tutumlar kişinin zihinsel gelişimini ve yaşam kalitesini olumlu yönde etkiler.

15.11.2025

Okuduğunuz için teşekkürler!..

Dursun Bilgin


TÜRKÇE ÖZET

Kişinin kendi aklını beğenmesi bir ölçüye kadar sağlıklıdır; ancak aşırısı, öğrenme isteğini azaltır, hatalı kararlar doğurur ve ilişkileri zedeler. Dengeli bir özgüven, eleştirel düşünme ve zihinsel esneklik, hem kişisel gelişim hem de toplumsal uyum için gereklidir.


ENGLISH SUMMARY

Admiring one’s own intellect can be beneficial to a certain extent, but excessive self-confidence leads to poor decisions, lack of learning, and damaged relationships. Balanced self-confidence, critical thinking, and mental flexibility are essential for both personal growth and social harmony.








9 Kasım 2025 Pazar

AKLIMIZI BEĞENMEK, YARARLI MIDIR?

 



Kişinin kendi aklını beğenmesi ve ona güvenmesi, belirli bir ölçüye kadar oldukça yararlıdır. Çünkü kişi, aklının gücüne inanarak zihinsel kapasitesini daha iyi kullanır, gizilgücünü daha kolay ortaya çıkarır ve daha tatmin edici bir yaşam sürdürebilir.

Önceki yazımızda insanların neden kendilerini akıllı gördüklerinden söz etmiştik. Bu yazıda ise, kişinin kendi aklını beğenmesinin başlıca yararlarına değiniyoruz.

Kendi aklını beğenen bireylerin:

KARAR ALMA BECERİSİ ARTAR

Kendi aklına güvenen kişi, sürekli başkalarının onayını beklemeden karar verebilir. Bu durum, daha hızlı ve tutarlı hareket etmeyi sağlar. Elbette akıllı kişi her zaman tek başına hareket etmez, gerektiğinde başkalarının görüşlerinden yararlanır ve uzmanına danışır.

ÖZGÜVEN VE ÖZSAYGI GELİŞİR

kişinin kendi aklına güvenmesi, bir bakıma kendine güvenmesi de demektir. Kendi düşüncelerine değer veren birey, kendini daha çok sever ve özüne saygı duyar. Bu da psikolojik dayanıklılığı artırır.

DUYGUSAL DENGE SAĞLAR 

Kendi aklını beğenmek, içsel çatışmaları azaltır ve kişinin kendisiyle barışık olmasına yardımcı olur.

POTANSİYELİNİ GERÇEKLEŞTİRME ŞANSI ARTAR

 Kendi aklına güvenen birey, yeteneklerini daha rahat ortaya koyar ve yeni fırsatlara cesaretle yaklaşır.

ENGELLERİ AŞMA GÜCÜ KAZANIR

 Zorluklar karşısında yılmadan çözüm üretme becerisi gelişir. Bu da kişinin daha dirençli olmasını sağlar.

YARATICILIK VE ÖZGÜNLÜK TEŞVİK EDİLİR

Kendi fikirlerine değer veren birey, başkalarının düşüncelerine körü körüne bağlı kalmaz; özgün düşünür, yaratıcı çözümler üretir.

GÜDÜLENMEYİ (MOTİVASYON) ARTIRIR

Kendi düşüncelerini değerli bulmak, bireyin hedeflerine daha istekli şekilde yönelmesini sağlar.

SAĞLIKLI İLİŞKİLER KURAR

Başkalarının görüşlerine saygı duymakla birlikte, kendi sınırlarını da korur. Bu denge, ilişkilerde güven ve saygıyı artırır.

İKNA YETENEĞİ ARTAR

Kendi aklını beğenen birey, düşüncelerini daha etkili ve tutarlı şekilde anlatabilir. Bu da iletişimde başarıyı getirir.

 KENDİNİ TANIMA SÜRECİ HIZLANIR 

Kendi aklını beğenmek, kişinin içsel dünyasını keşfetmesini kolaylaştırır. Onun daha bilinçli bir yaşam sürmesini sağlar.

HAYAT DOYUMU ARTAR

 Kendi aklına güvenen birey, yaşamını başkalarının beklentilerine göre değil, kendi değerlerine göre şekillendirir. Bu da ona daha anlamlı ve doyurucu bir yaşam sunar.

AKLA GÜVENMEDE DENGE

Çoğunlukla her konuda olduğu gibi akla güvenmede de bir denge önemlidir. Aklımıza güvenmememiz ya da aşırı güvenmemiz bazı olumsuzı sonuçlara neden olabilir. Bu konunun olası risklerini ise sonraki yazılarda ele alacağız.

Akıllı ve sağlıklı kalınız!

08.11.2025

Okuduğunuz için teşekkürler!..

Dursun BİLGİN

Türkçe Kısa Özet

Kişinin kendi aklına güvenmesi; karar verme, özgüven, yaratıcılık, iletişim, sorun çözme ve yaşam doyumu gibi birçok alanda önemli yararlar sağlar. Ancak aşırı güven de risk oluşturabileceğinden dengeli olmak gerekir.

English Short Summary

Trusting one’s own intelligence improves decision-making, self-confidence, creativity, resilience, communication, and life satisfaction. However, maintaining balance is essential, as both lack of confidence and excessive confidence can lead to negative outcomes.





2 Kasım 2025 Pazar

EN AKILLI KİM? NEDEN?

 


Bu yazıda bir örnekçe eşliğinde bu sorunun izini süreceğiz.

ÖRNEKÇE 

Rahmetli Mercan Amca ile bir söyleşi sırasında dinlediğim bir örnekçe (kıssa) beni çok etkilemişti. Bu örnekçeyi yalnızca benim bildiğimi sanıyordum. Meğer en son öğrenen benmişim.

Örnekçe şöyle: Herkesin akıllarını bir havuzda toplamışlar. Ardından “Kimin aklını beğenirseniz, onu size vereceğiz” demişler. 

Herkes kendi aklını seçmiş.

Bu örnekçede, herkesin kendi aklını beğendiği  vurgulanmaktadır. En akıllı, yani zekasını en iyi kullanan kişinin kendisidir.


BANA GÖRE

Kendi gözlemlerime göre de bu görüşe katılıyorum. Herkes demesek bile büyük çoğunluk, kendi aklını beğeniyor; en akıllının kendisi olduğunu sanıyor. Kişi, başka türlü bir kusuru, suçu ya da olumsuz yakıştırmayı kabul edebilir; ancak “akılsız” olarak nitelendirilmeyi asla içine sindiremez. 

Sanırım hekimler her çeşit yakınmayla karşılaşmışlardır; ama aklından şikayetçi olan birine pek rastlamamışlardır. 

Çünkü insanlar akıllı olmaktan asla ödün vermek istemez.

Bu, benliği koruyan güçlü bir iç savunmadır.


KİŞİ NEDEN KENDİSİNİ EN AKILLI SANIR?

Kişinin tüm bilgi ve deneyimleri, sinaptik bağlarla zihnine yerleşmiştir. Her birey dünyayı kendi deneyimlerine, değerlerine ve bilgilerine göre yorumlar. Bu durum, kişinin kendi aklını ön planda tutmasına yol açar. 

Kişinin kendisini akıllı sanması insan doğasının doğal bir yanıdır. Psikolojide buna “bilişsel yanılgı”  denir.

Bu, benlik saygısını ve içsel dengeyi korur.

Yani kişi, farkında olmadan “ben akıllıyım, çünkü aksi düşünmek rahatsız eder” der.

Kendi aklına güvenmek, bireyin kendini güvende ve kontrol sahibi hissetmesini sağlar

İnsanlar, çoğunlukla kendi bilgilerine uygun olan bilgileri izler, benimser ve beğenir. Bu bilgilerle ilgili beyindeki sinaptik bağlar daha da güçlenir. Kendi düşüncelerinin doğruluğuna inanan bireyde, kendi aklını beğenme eğilimi artar.

Örneğin şu an bu yazımı okuyup kendi düşüncelerine uygun bulunanlar, sanırım yazımı da beğenmişlerdir.

Ancak zihinsel gelişim; farklı ve yeni düşüncelerle, bilgilerle, deneyimlerle tanışmayı gerektirir.


SON SÖZ

Bireyin kendini akıllı sanması, öyle boşu boşuna bilinçdışı bir inanış ya da savunma mekanizması değildir. Her bir birey, aklını kullandığı alanda harika işler çıkarabiliyor, kendine göre önemli başarılara imza atıyor.


02. 11. 2025

Okuduğunuz için teşekkürler!..

Dursun Bilgin 

Sonraki yazı: Kendimizi Akıllı Hissetmemiz Yararlı mıdır?

….


TÜRKÇE ÖZET

Bu yazıda “En akıllı kim?” sorusu, kısa bir “örnekçe” üzerinden tartışılıyor. İnsanların kendi akıllarını beğendiği, çünkü yaşamı kendi bilgi ve deneyimleriyle yorumladıkları belirtiliyor. Psikolojide “bilişsel yanılgı” olarak adlandırılan bu durum, kişinin benlik saygısını ve içsel güvenini koruyan doğal bir mekanizma. Her birey, aklını kullandığı alanda başarılı olduğuna inandığı için kendisini diğerlerinden daha akıllı görme eğilimindedir. Ancak zihinsel gelişim, farklı düşünceler ve yeni bilgilerle mümkün olur.


 ENGLISH SUMMARY

This article explores the question “Who is the smartest?” through a short illustrative story. It highlights that people generally prefer their own intelligence because they interpret the world through their personal knowledge and experiences. In psychology, this is known as a “cognitive bias,” which helps protect self-esteem and a sense of control. Each individual tends to believe they are intelligent, especially in areas where they achieve success. However, true mental growth requires openness to different perspectives and new information


26 Ekim 2025 Pazar

ZEKA MI, AKIL MI DAHA ÖNEMLİ? AKILLI OLMANIN AVANTAJLARI

 



Bu konuda bir tartışma açılsa her ikisi için de güçlü gerekçeler sunulabilir. Ben, zekayı çok fazla değiştirme şansımız olmadığı için  aklı öne çıkarıyorum. Sanırım çoğunluğunuz da bu konuda bana katılacasınız.


TANIMLAR

Önceki yazımızdan kısaca hatırlayalım:

Zekâ, kişinin öğrenme, düşünme, değerlendirme gibi zihinsel işlerdeki düzeyidir.

Akıl ise insanın zekâsını doğru, yararlı, mantıklı ve ahlaki (etik) bir biçimde kullanma yeteneğidir.

Kişinin zekâsına ek olarak edindiği bilgi ve deneyimler, aklını daha verimli kullanmasında ona yardımcı olur.


AKILLI OLUNCA NE OLUR?

Kişi daha başarılı olur.

Akıllı insanların hayatın her alanında başarılı olma olasılığı yüksektir.

Ne kadar zeki olursa olsun, bir ilkokul mezunu, üniversite sınavında lise mezunuyla aynı koşullarda yarışamaz. Çünkü lise mezununun bilgi birikimi ve düşünme şekli yani aklının altyapısı daha gelişmiştir.

Akıllı insan başkalarıyla daha iyi ilişkiler kurabilir. 

Zeki Ali gibi zeki ama sosyal becerileri gelişmemiş biri, iletişimde zorlanabilir. Akıl, empati ve anlayışla birleştiğinde ilişkiler güçlenir.

Sorunlara mantıklı çözümler üretir.

Akıllı kişiler olaylara sadece duygusal değil, mantıksal açıdan da yaklaşır. Durumu değerlendirir, sonucu düşünür ve en uygun yolu seçer.

Daha mutlu olabilir.

Çünkü akıllı insan, aile bütçesini, zamanını ve enerjisini dengeli kullanır. Gerçekçi hedefler belirler; istekleriyle olanaklarını karıştırmaz.

Duygularını ve dürtülerini kontrol eder.

Canının her istediğini hemen yapmak yerine, kısa ve uzun vadeli sonuçları hesaba katar. Düşünmeden hareket etmez, sabırlı davranır.


ZEKÂ YETERLİ MİDİR?

Sadece zekâya güvenmek kişiyi bazen aceleci, sabırsız ve hataya açık hale getirebilir.

Zekâ ne kadar güçlü olursa olsun, akıl rehberliğinde kullanılmazsa, Zeki Ali örneğinde olduğu gibi yanlış sonuçlara da götürebilir.


YANILMA PAYI

Ne kadar zeki ya da akıllı olursak olalım, yanılma olasılığımız her zaman vardır. Bu da bizi daha dikkatli ve alçakgönüllü olmaya teşvik eder


AKIL GELİŞEBİLİR

Zekâ doğuştandır. Kişinin kendi zekâsını köklü biçimde değiştirmesi zordur. Oysa akıl, yaşam boyu geliştirilebilir. Bu yüzden aklımızı geliştirmek daha önemlidir.

Yeni bilgiler edinmek, tecrübelerden ders çıkarmak, olaylara farklı açılardan bakmak aklı olgunlaştırır.

Kullanılmayan zekâ, yer altındaki hazine gibidir: Değeri vardır ama işe yaramaz. Akıl, o hazineyi gün yüzüne çıkarır ve en iyi şekilde değerlendirir.

Bu noktada kişinin “dahi” olması gerekmez; önemli olan elindeki zihinsel potansiyeli geliştirmesi ve kullanmasıdır.

Zihnimizi nasıl geliştirebiliriz? İlerleyen zamanlarda…

SON SÖZLER

Zeka bir motor gücü gibidir, seni hızlı ilerletir.

Akıl ise direksiyon gibidir, seni doğru yöne yönlendirir.

Zeka olmadan ilerlemek zor, ama akıl olmadan ilerlemek tehlikelidir.

Bu yüzden en değerlisi, aklın rehberliğinde kullanılan zekâdır.

Zekâ ve akıl birlikte çalıştığında, insan hem daha üretken hem de daha huzurlu olur. 


26. 10. 2025

Sağlıklı ve akıllı kalın! 

Okuduğunuz için teşekkürler! 

Dursun BİLGİN


 Kısa Özet (Türkçe)


Zekâ doğuştan gelen bir bilişsel kapasitedir; akıl ise bu kapasitenin doğru, mantıklı ve ahlaki biçimde kullanılma yeteneğidir.

Zekâ hızlı düşünmeyi sağlar ama akıl doğru yönü gösterir.

Yalnızca zekâya güvenmek hatalara yol açabilir, oysa akıl rehberliğinde kullanılan zekâ başarıyı, mutluluğu ve iç dengeyi getirir.

Zekâmızı tamamen değiştiremeyiz, ancak aklımızı yaşam boyu geliştirebiliriz.

Kısacası: Zekâ hızdır, akıl yön. En değerlisi, aklın rehberliğinde ilerleyen zekâdır.


 Short Summary (English)


Intelligence is our innate cognitive ability, while wisdom (reason) is the skill of using it correctly, logically, and ethically.

Intelligence makes us think fast, but wisdom shows the right direction.

Relying only on intelligence can lead to mistakes, whereas intelligence guided by wisdom brings success, happiness, and balance.

We may not change our intelligence much, but we can develop our wisdom throughout life.

In short: Intelligence gives speed; wisdom gives direction. The most valuable is intelligence guided by wisdom.








20 Ekim 2025 Pazartesi

ZİHİN, ZEKA, AKIL AYNI ŞEY MİDİR?

 



Günlük hayatta çoğu zaman birbirinin yerine kullanılan zihin, zeka ve akıl kavramları, birbirine benzese de aynı şeyler değildir.

Bu kavramları yakından tanımak, hem daha bilinçli olmamıza hem de zihinsel ve diğer işlerde daha başarılı olmamıza yardımcı olur.

Hadi, kavramlara birlikte bakalım.


ZİHİN

Zihin, düşünme, algılama, hatırlama, hayal etme ve bilinç gibi beyin faaliyetlerinin genel adıdır. Yani beynin yaptığı bilişsel işlerin bütünü…


ZEKA

Zeka, öğrenme, problem çözme, yeni durumlara uyum sağlama, düşünme, objektif gerçekleri algılama, yargılama, sonuç çıkarma, değerlendirme ve yaratıcılık becerilerini kapsar. Yani bir varlığın zihinsel işlerdeki düzeyi ve kapasitesi…

Özelliği: Zeka, daha çok bilgi işleme hızı ve problem çözme kapasitesiyle ilgilidir.

Örnek: Bir matematik problemini kısa sürede çözmek ya da yeni bir icat geliştirmek zekânın göstergesidir.

Zekâ güçlü olduğunda insan, yeni durumlara hızlı uyum sağlar; karşılaştığı sorunlara pratik çözümler üretir.

İnsanlar farklı yönlerden zeki olabilirler; bu nedenle farklı zeka türlerinden söz edilir.


AKIL

İnsanın doğruyu yanlıştan ayırmasını, mantıklı düşünmesini, sonuç çıkarabilmesini karar vermesini sağlayan yetidir. Yani insanın zekâsını doğru ve yararlı biçimde kullanması…

Akıl, zekayı nasıl ve ne zaman kullanacağımıza rehberlik eder.

Özelliği: Daha çok ahlak, mantık, karar verme ve yargılama ile ilgilidir.


ÖRNEKLER

Önceki yazıda sözü edilen Zeki Ali’nin okuldaki başarıları dikkate alındığında zeki olduğu söylenebilir; ancak günlük hayattaki davranışlarına bakıldığında akıllı olduğu söylenemez.

Özellikle ailede gerekli eğitimi alamadığı için mantıklı davranamamakta, çoğunlukla duygusal tepkiler vermektedir.

Zekâsını olumsuz işlerde kullanması akılla bağdaşmaz.

Para bulmak için hırsızlık yapması, ahlaki bir davranış değildir.

Belki de Ali, akıllıca davransaydı, üvey annesinin gönlünü kazanabilirdi.

Benzer şekilde, bir kişinin zararlı bir davranıştan vazgeçmesi de akıl yürütmesinin sonucudur.

Eğer akıl olmasaydı, her güçlü isteğimizin peşinden gidip sonuçlarını düşünmeden hareket ederdik; değil mi?

SON BİRKAÇ SÖZ

Üçü de insanın düşünme kapasitesiyle ilgilidir. Zekâ hızlı düşünebilme, akıl ise doğru düşünebilme yeteneğidir.

Birbirini desteklerler: Zihin olmadan akıl ve zeka çalışmaz. Üçü de iç içe geçmiş süreçlerdir.

Hepsi beynin işleyişiyle bağlantılıdır.

Zekanın belirli yönleri (tamamı değil), IQ testleri gibi araçlarla ölçülebilir. Aklın ölçülemeyeceği düşünülmektedir. 

Zekâ daha çok kalıtımla ilişkilidir; akıl ise genellikle deneyim, bilgelik ve ahlaki değerlerle şekillenir.

Hayatta başarılı ve dengeli olabilmek için, bu üç gücü birlikte ve uyum içinde kullanmak gerekir.

Okuduğunuz için teşekkürler!..

Dursun BİLGİN


TÜRKÇE KISA ÖZET

(Okumaya zamanı olmayanlar için)


Zihin, zeka ve akıl kavramları günlük dilde birbirinin yerine kullanılsa da aslında farklıdır:


- Zihin, düşünme, algılama, hatırlama gibi tüm bilişsel süreçlerin genel adıdır.

- Zeka, öğrenme, problem çözme ve yeni durumlara uyum sağlama kapasitesidir.

- Akıl, doğruyu yanlıştan ayırma, mantıklı kararlar alma ve zekayı etik biçimde kullanma yetisidir.


Bu üç kavram birbiriyle bağlantılıdır; zihin olmadan zeka ve akıl çalışmaz. Zeka doğuştan gelen bir kapasiteyken, akıl deneyim ve ahlaki değerlerle gelişir. Hayatta denge ve başarı için bu üç gücün uyum içinde kullanılması gerekir.


 ENGLİSH SUMMARY


Although often used interchangeably, mind, intelligence, and reason are distinct concepts:


- Mind refers to all cognitive functions like thinking, perceiving, and remembering.

- Intelligence is the capacity to learn, solve problems, and adapt to new situations.

- Reason (or wisdom) is the ability to distinguish right from wrong and use intelligence ethically and logically.

These three are interconnected; without the mind, intelligence and reason cannot function. Intelligence is largely innate, while reason develops through experience and moral values. A balanced and successful life requires the harmonious use of all three.



5 Ekim 2025 Pazar

ZEKİ ALİ NEDEN ERKEN YAŞTA ÖLDÜ? ÇOCUK EĞİTİMİNDE ANNE BABALARIN HATALI TUTUM VE DAVRANIŞLARI

 


Ali, sınıfın en zeki öğrencisiydi. Matematikte en karmaşık problemleri çözer, derslerde söz alır, her konuda arkadaşlarına yardımcı olmaya çalışırdı. Arkadaşları onun fikirlerine güvenirdi. Sessiz, meraklıydı. Büyüdüğünde öğretmeni gibi öğretmen olmayı hayal ederdi.


Ama hayat, insana ne getirir, ne götürür belli olmuyor.


Ali, üçüncü sınıftayken annesini kaybetti. O gün Ali’nin dünyası karardı. Annesi, onun hem sığınağı hem de sırdaşıydı. Annesinin gülüşü, saçlarını okşayışı, gece uyurken üstünü örtüşü… Hepsi bir anda yok oldu. Küçücük bir çocuk olarak, kocaman bir yalnızlığa gömüldü. O gün, yaşamında tarifsiz bir boşluk açıldı. Küçücük yaşında derin bir yalnızlığın içine gömüldü.


Bir yıl geçmeden babası, iki çocuklu dul bir kadınla evlendi. Başlangıçta üvey annesi ona şefkatli davranıyor, ilgileniyordu. Ali umutlanmıştı; belki yeniden birine “anne” diyebilecekti. Fakat zamanla işler değişti. Kadın, Ali’nin zekâsını ve babasının ona gösterdiği ilgiyi kıskanmaya başladı. Küçük bahanelerle onu suçluyor, babasına şikâyet ediyordu. Kırılan tabak, bardak, kardeşleriyle çıkan anlaşmazlıklar… Her şeyin sorumlusu Ali gösteriliyordu. Hatta annesinin ölümünden bile o sorumlu tutuldu: “Zavallı kadın Senin kahrından öldü!” denildi.


Evdeki ağır işler Ali’ye yüklendi. Sürekli eleştirildi, sözleri dikkate alınmadı. O, ne yaparsa yapsın değer görmedi.kardeşleriyle, başkalarıyla kıyaslandı: “Bak onlar senden daha akıllı, daha uslu. Sen yaramazın tekisin!” diye aşağılandı.


Babası giderek eşinin sözlerine inandı. Cezalar arttı. Ali artık yalnızca bir çocuk değil, günah keçisiydi. Disiplin bahanesiyle Ali sürekli azarlanıyor, cezalandırılıyordu.


Bu baskıcı tutum Ali’de bazı değişimlere yol açtı. Yaramazlık yapıyor, yaptığı yaramazlıklardan verilen cezalardan garip bir şekilde haz alıyordu. Belki de gördüğü ilgisizliğe ve sevgisizliğe karşı sessiz bir isyandı bu!..


Ali üstün zekâsını artık yanlış işlerde de kullanmaya başladı. Para bulabilmek için hırsızlık yoluna yöneldi. Kapı önlerinden ayakkabı, bahçelerden oyuncak çalıp satıyordu. Hırsızlık yapmak istemiyor, fakat içinde bir güç onu buna itiyordu.


Bir gün ayakkabı çaldığını gören biri Ali’yi gizlice takip ederek babasına şikâyet etti. Ali pişman olduğunu söyledi, özür dileyip ayakkabıyı geri verdi. Ancak babası, “Beni rezil ettin!” diyerek onu cezalandırdı; tokatlamak istememelerine karşın Ali'yi  tutarak kardeşlerine Ali’yi zorla tokatlatlattı.

(Not: Böyle bir ceza hiçbir koşulda uygulanmamalı. Döven ve dövülen çocukların ruhunda derin yaralar açabilir.)


Ali’nin yaramazlıkları artık okulda da göze batmaya başlamıştı.


O zamanlar mecburi eğitim yalnızca beşinci sınıfa kadardı. Babası onu okutmak istemiyordu. Öğretmeni, “Ali çok özel bir çocuk. İyi bir eğitim alırsa başarılı olur, her şey zamanla düzelir.” diyerek babasını ikna etmeye çalıştı. Fakat babası, “Altını ıslatıyor, onu okutacak param yok.” diyerek geri çevirdi. Devletin himayesini de kabul etmedi. “Çalışsın, ekmeğini kazansın.” diyerek bütün kapıları kapattı.


Ali bir yıl daha bu koşullarda yaşadı. Ama artık dayanacak gücü kalmamıştı. Çareyi kaçmakta buldu. Büyük bir şehre gitti. Önce bir akrabasının yanına sığındı. Fakat orada da “Ev kalabalık, sana bakamayız.” denilerek kapılar yüzüne kapandı.


Artık Ali’nin evi sokaklardı. Karnını çöpten bulduğu yiyeceklerle doyuruyor, geceleri metruk evlerde yatıyordu. Marketlerden ekmek, çikolata, içecek çalıyor; sonra hızla uzaklaşıyordu. Çalışmak istedi, fakat yaşı küçük olduğu için kimse iş vermedi. Yalnızlık ve çaresizlik üzerine ağır bir yük gibi çöktü.


Eğer biri ihbar etseydi, belki devlet sahip çıkacaktı. Sokaktakiler, onu sıradan bir ailenin çocuğu sanıyorlardı.


Soğuk bir kış günü, Ali titreyerek bir metruk evin köşesine kıvrıldı. Çöpten bulduğu eski bir battaniyeye sarındı. Her zaman olduğu gibi o gece de annesinin hayalleriyle gözlerini kapattı ve bir daha hiç açamadı. Günler sonra cesedi bulundu. Soğuktan mı öldü, yoksa başka bir sebepten mi? Bunu ancak otopsi raporunu görenler bilebildi. Sağlığında olduğu gibi öldüğünde de yanında kimse yoktu. O şimdi kimsesizler mezarlığında yatıyor... Benzer yazgıyı yaşayanlarla  birlikte. ..



Zeki Ali neden erken yaşta öldü?

Soğuktan mı?

Annesizlikten mi?

Ailesinden göremediği sevgi, ilgi, rehberlik ve eğitim yoksunluğundan mı?

Yetkililerin bir ihmali mi var?

Yoksa hepsinden biraz mı?

Ya da başka bir şeyden mi?


Hâlâ merak ederim…

.....


Görüldüğü üzere, öyküde olumsuz anne- baba davranışlarına dikkat çekiliyor. Zeki bir çocuk, bu tür olumsuz tutumlar karşısında isyankâr bir tavır sergilemek zorunda kalabilmektedir. Ancak unutulmamalıdır ki, her çocuk farklıdır; olumsuz davranışlardan farklı şekillerde etkilenebilir ve farklı tepkiler gösterebilir.


Bu tür yanlış tutumlar, çocuklarda yetersizlik duygusu, özgüven eksikliği, kaygı, korku ve başarısızlık sorunlarına yol açabilir. Ayrıca çocuğun bağımsızlık duygusunu, zihinsel, sosyal ve kişilik gelişimini de zedeleyebilir.


Tam tersi onunla aşırı ilgilenmek, her dediğini yapmak, onu aşırı özgür bırakmak gibi gibi yaklaşımlarda çocuğu olumsuz etkileyebilir. Çoğunlukla her şeyde olduğu gibi eğitimde de ortak karar önemlidir.


Çocuğun sağlıklı gelişebilmesi için koşulsuz sevgi, sabır, dinleme, ilgi gösterme, değer verme ve sınırları sevgiyle koyma gibi tutumlar oldukça geçerlidir.


Sonraki yazılarda bu yazıyı örnek olarak kullanacağım. Öyküyü unutmamanızı öneririm.


Okuduğunuz için teşekkürler!..

Dursun Bilgin 

Sonraki yazı:








ZİHİNSEL İŞLER VE ÖNEMİ


(Okumaya zamanı olmayanlar için Türkçe- İngilizce özet yazının sonunda!)


Buradaki içerikler; zihinsel işlevler, zihinsel (veya bilişsel) süreçler; başlıkları altında da sunulmaktadır.

Beynimiz hayatta kalmamızı sağlayan önemli zihinsel görevleri yerine getirir. Bazıları şunlardır: 


DÜŞÜNME 


Zihnin en belirgin işlevlerinden biri düşünmektir. Mantıklı çıkarımlar yapmak, olaylar arasında neden-sonuç ilişkisi kurmak, değerlendirme yapmak ve çözüm üretmek hep zihinsel süreçlerdir. Düşünme, hem akılcı hem de yaratıcı biçimlerde ortaya çıkabilir.


BELLEK (HAFIZA)


Zihin, yaşanmış olayları, öğrenilmiş bilgileri ve duygusal deneyimleri kaydetme ve gerektiğinde hatırlama ve kullanma yeteneğine sahiptir. Hafıza, kim olduğumuzu anlamamıza da yardımcı olur.


HAYAL GÜCÜ


Gerçek olmayanı düşünebilme, geleceği tasarlayabilme veya geçmişi yeniden canlandırabilme yetisi hayal gücüyle ilgilidir. Zihin, var olanla yetinmez; olmayanı da yaratır. Bu sayede sanat, edebiyat ve bilim gibi alanlarda yenilikler ortaya çıkar.


ÖĞRENME YETENEĞİ

Zihin, sürekli olarak bilgi toplar, analiz eder ve öğrenir. Yeni bir beceri edinmek, deneyimlerden ders çıkarmak ya da bir davranışı pekiştirmek zihinsel öğrenme süreçleriyle mümkündür. Öğrenme, zihinsel gelişimin temel taşıdır.


DUYGULARLA ETKİLEŞİM


Zihin yalnızca düşünce üreten bir yapı değildir; duygularla da sürekli etkileşim içindedir. Mutluluk, korku, öfke, heyecan gibi duygular zihinsel süreçleri etkilerken, aynı zamanda düşünceler de duyguların yönünü değiştirebilir. Bu çift yönlü etkileşim, insan davranışlarını şekillendirir.


DİKKAT


Zihin belirli bir konuya yoğunlaşabilir ve dikkatini sürdürebilir. Ancak dikkat süresi sınırlıdır ve zihinsel yorgunluk, stres ya da çevresel uyaranlar bu süreyi kısaltabilir. Dikkat yönetimi, öğrenme ve verimli çalışma açısından büyük önem taşır. Dersine, okuduğuna, işine yoğunlaşma; başarıyı  artırır. 


BİLİNÇ VE FARKINDALIK


Zihin, bireyin hem kendi iç dünyasının hem de dış çevrenin farkında olmasını sağlar. Bu özellik sayesinde kişi; düşüncelerini gözlemleyebilir, duygularını tanımlayabilir ve çevresinde olup biteni anlamlandırabilir. Bilinç düzeyimiz, uyku, uyanıklık, dikkat gibi durumlara göre değişkenlik gösterebilir. Farkındalık, bilinçli karar alma süreçlerinin temelidir.


ÖZ-FARKINDALIK VE KENDİLİK BİLİNCİ


Zihnin en gelişmiş özelliklerinden biri de kişinin kendisini tanıyabilmesidir. “Ben kimim?”, “Nasıl biriyim?” gibi sorular zihinsel gözlemle yanıtlanır. Öz-farkındalık, hem kişisel gelişimin hem de sağlıklı ilişkilerin temelidir.


ESNEKLİK VE UYUM SAĞLAMA (ADAPTASYON)


Zihin, değişen koşullara uyum sağlama becerisine sahiptir. Yeni durumlara açık olmak, düşünce kalıplarını güncelleyebilmek zihinsel esnekliğin bir göstergesidir. Bu esneklik sayesinde insanlar krizleri atlatabilir, yeni yollar keşfedebilir. Zihinsel esneklik, gelişimin anahtarıdır.


Zihnimizi anlamak ve geliştirmek, daha bilinçli bir yaşam sürmenin kapılarını aralar.


Okuduğunuz için teşekkürler!..

04. 10. 2025

Dursun BİLGİN


Sonraki yazı: ZEKİ ALİ NEDEN ERKEN YAŞTA ÖLDÜ? (yaşanmış örnek olay)


Özetler

Türkçe 


Zihinsel işler; düşünme, hafıza, hayal gücü, öğrenme, dikkat, duygularla etkileşim, bilinç, öz-farkındalık ve adaptasyon gibi süreçleri kapsar. Zihin, hem bilgi işleme hem de duygusal deneyimleri anlamlandırma yeteneğine sahiptir. Bu işlevler sayesinde bireyler öğrenir, karar verir, kendini tanır ve çevresine uyum sağlar. Zihni geliştirmek, daha bilinçli ve dengeli bir yaşamın temelidir.


English Summary:


Mental functions include processes such as thinking, memory, imagination, learning, attention, emotional interaction, consciousness, self-awareness, and adaptation. The mind has the ability to process information and interpret emotional experiences. Through these functions, individuals learn, make decisions, understand themselves, and adapt to their environment. Developing the mind is key to living a more conscious and balanced life.