5 Ekim 2025 Pazar

ZEKİ ALİ NEDEN ERKEN YAŞTA ÖLDÜ? ÇOCUK EĞİTİMİNDE ANNE BABALARIN HATALI TUTUM VE DAVRANIŞLARI

 


Ali, sınıfın en zeki öğrencisiydi. Matematikte en karmaşık problemleri çözer, derslerde söz alır, her konuda arkadaşlarına yardımcı olmaya çalışırdı. Arkadaşları onun fikirlerine güvenirdi. Sessiz, meraklıydı. Büyüdüğünde öğretmeni gibi öğretmen olmayı hayal ederdi.


Ama hayat, insana ne getirir, ne götürür belli olmuyor.


Ali, üçüncü sınıftayken annesini kaybetti. O gün Ali’nin dünyası karardı. Annesi, onun hem sığınağı hem de sırdaşıydı. Annesinin gülüşü, saçlarını okşayışı, gece uyurken üstünü örtüşü… Hepsi bir anda yok oldu. Küçücük bir çocuk olarak, kocaman bir yalnızlığa gömüldü. O gün, yaşamında tarifsiz bir boşluk açıldı. Küçücük yaşında derin bir yalnızlığın içine gömüldü.


Bir yıl geçmeden babası, iki çocuklu dul bir kadınla evlendi. Başlangıçta üvey annesi ona şefkatli davranıyor, ilgileniyordu. Ali umutlanmıştı; belki yeniden birine “anne” diyebilecekti. Fakat zamanla işler değişti. Kadın, Ali’nin zekâsını ve babasının ona gösterdiği ilgiyi kıskanmaya başladı. Küçük bahanelerle onu suçluyor, babasına şikâyet ediyordu. Kırılan tabak, bardak, kardeşleriyle çıkan anlaşmazlıklar… Her şeyin sorumlusu Ali gösteriliyordu. Hatta annesinin ölümünden bile o sorumlu tutuldu: “Zavallı kadın Senin kahrından öldü!” denildi.


Evdeki ağır işler Ali’ye yüklendi. Sürekli eleştirildi, sözleri dikkate alınmadı. O, ne yaparsa yapsın değer görmedi.kardeşleriyle, başkalarıyla kıyaslandı: “Bak onlar senden daha akıllı, daha uslu. Sen yaramazın tekisin!” diye aşağılandı.


Babası giderek eşinin sözlerine inandı. Cezalar arttı. Ali artık yalnızca bir çocuk değil, günah keçisiydi. Disiplin bahanesiyle Ali sürekli azarlanıyor, cezalandırılıyordu.


Bu baskıcı tutum Ali’de bazı değişimlere yol açtı. Yaramazlık yapıyor, yaptığı yaramazlıklardan verilen cezalardan garip bir şekilde haz alıyordu. Belki de gördüğü ilgisizliğe ve sevgisizliğe karşı sessiz bir isyandı bu!..


Ali üstün zekâsını artık yanlış işlerde de kullanmaya başladı. Para bulabilmek için hırsızlık yoluna yöneldi. Kapı önlerinden ayakkabı, bahçelerden oyuncak çalıp satıyordu. Hırsızlık yapmak istemiyor, fakat içinde bir güç onu buna itiyordu.


Bir gün ayakkabı çaldığını gören biri Ali’yi gizlice takip ederek babasına şikâyet etti. Ali pişman olduğunu söyledi, özür dileyip ayakkabıyı geri verdi. Ancak babası, “Beni rezil ettin!” diyerek onu cezalandırdı; tokatlamak istememelerine karşın Ali'yi  tutarak kardeşlerine Ali’yi zorla tokatlatlattı.

(Not: Böyle bir ceza hiçbir koşulda uygulanmamalı. Döven ve dövülen çocukların ruhunda derin yaralar açabilir.)


Ali’nin yaramazlıkları artık okulda da göze batmaya başlamıştı.


O zamanlar mecburi eğitim yalnızca beşinci sınıfa kadardı. Babası onu okutmak istemiyordu. Öğretmeni, “Ali çok özel bir çocuk. İyi bir eğitim alırsa başarılı olur, her şey zamanla düzelir.” diyerek babasını ikna etmeye çalıştı. Fakat babası, “Altını ıslatıyor, onu okutacak param yok.” diyerek geri çevirdi. Devletin himayesini de kabul etmedi. “Çalışsın, ekmeğini kazansın.” diyerek bütün kapıları kapattı.


Ali bir yıl daha bu koşullarda yaşadı. Ama artık dayanacak gücü kalmamıştı. Çareyi kaçmakta buldu. Büyük bir şehre gitti. Önce bir akrabasının yanına sığındı. Fakat orada da “Ev kalabalık, sana bakamayız.” denilerek kapılar yüzüne kapandı.


Artık Ali’nin evi sokaklardı. Karnını çöpten bulduğu yiyeceklerle doyuruyor, geceleri metruk evlerde yatıyordu. Marketlerden ekmek, çikolata, içecek çalıyor; sonra hızla uzaklaşıyordu. Çalışmak istedi, fakat yaşı küçük olduğu için kimse iş vermedi. Yalnızlık ve çaresizlik üzerine ağır bir yük gibi çöktü.


Eğer biri ihbar etseydi, belki devlet sahip çıkacaktı. Sokaktakiler, onu sıradan bir ailenin çocuğu sanıyorlardı.


Soğuk bir kış günü, Ali titreyerek bir metruk evin köşesine kıvrıldı. Çöpten bulduğu eski bir battaniyeye sarındı. Her zaman olduğu gibi o gece de annesinin hayalleriyle gözlerini kapattı ve bir daha hiç açamadı. Günler sonra cesedi bulundu. Soğuktan mı öldü, yoksa başka bir sebepten mi? Bunu ancak otopsi raporunu görenler bilebildi. Sağlığında olduğu gibi öldüğünde de yanında kimse yoktu. O şimdi kimsesizler mezarlığında yatıyor... Benzer yazgıyı yaşayanlarla  birlikte. ..



Zeki Ali neden erken yaşta öldü?

Soğuktan mı?

Annesizlikten mi?

Ailesinden göremediği sevgi, ilgi, rehberlik ve eğitim yoksunluğundan mı?

Yetkililerin bir ihmali mi var?

Yoksa hepsinden biraz mı?

Ya da başka bir şeyden mi?


Hâlâ merak ederim…

.....


Görüldüğü üzere, öyküde olumsuz anne- baba davranışlarına dikkat çekiliyor. Zeki bir çocuk, bu tür olumsuz tutumlar karşısında isyankâr bir tavır sergilemek zorunda kalabilmektedir. Ancak unutulmamalıdır ki, her çocuk farklıdır; olumsuz davranışlardan farklı şekillerde etkilenebilir ve farklı tepkiler gösterebilir.


Bu tür yanlış tutumlar, çocuklarda yetersizlik duygusu, özgüven eksikliği, kaygı, korku ve başarısızlık sorunlarına yol açabilir. Ayrıca çocuğun bağımsızlık duygusunu, zihinsel, sosyal ve kişilik gelişimini de zedeleyebilir.


Tam tersi onunla aşırı ilgilenmek, her dediğini yapmak, onu aşırı özgür bırakmak gibi gibi yaklaşımlarda çocuğu olumsuz etkileyebilir. Çoğunlukla her şeyde olduğu gibi eğitimde de ortak karar önemlidir.


Çocuğun sağlıklı gelişebilmesi için koşulsuz sevgi, sabır, dinleme, ilgi gösterme, değer verme ve sınırları sevgiyle koyma gibi tutumlar oldukça geçerlidir.


Sonraki yazılarda bu yazıyı örnek olarak kullanacağım. Öyküyü unutmamanızı öneririm.


Okuduğunuz için teşekkürler!..

Dursun Bilgin 

Sonraki yazı:








ZİHİNSEL İŞLER VE ÖNEMİ


(Okumaya zamanı olmayanlar için Türkçe- İngilizce özet yazının sonunda!)


Buradaki içerikler; zihinsel işlevler, zihinsel (veya bilişsel) süreçler; başlıkları altında da sunulmaktadır.

Beynimiz hayatta kalmamızı sağlayan önemli zihinsel görevleri yerine getirir. Bazıları şunlardır: 


DÜŞÜNME 


Zihnin en belirgin işlevlerinden biri düşünmektir. Mantıklı çıkarımlar yapmak, olaylar arasında neden-sonuç ilişkisi kurmak, değerlendirme yapmak ve çözüm üretmek hep zihinsel süreçlerdir. Düşünme, hem akılcı hem de yaratıcı biçimlerde ortaya çıkabilir.


BELLEK (HAFIZA)


Zihin, yaşanmış olayları, öğrenilmiş bilgileri ve duygusal deneyimleri kaydetme ve gerektiğinde hatırlama ve kullanma yeteneğine sahiptir. Hafıza, kim olduğumuzu anlamamıza da yardımcı olur.


HAYAL GÜCÜ


Gerçek olmayanı düşünebilme, geleceği tasarlayabilme veya geçmişi yeniden canlandırabilme yetisi hayal gücüyle ilgilidir. Zihin, var olanla yetinmez; olmayanı da yaratır. Bu sayede sanat, edebiyat ve bilim gibi alanlarda yenilikler ortaya çıkar.


ÖĞRENME YETENEĞİ

Zihin, sürekli olarak bilgi toplar, analiz eder ve öğrenir. Yeni bir beceri edinmek, deneyimlerden ders çıkarmak ya da bir davranışı pekiştirmek zihinsel öğrenme süreçleriyle mümkündür. Öğrenme, zihinsel gelişimin temel taşıdır.


DUYGULARLA ETKİLEŞİM


Zihin yalnızca düşünce üreten bir yapı değildir; duygularla da sürekli etkileşim içindedir. Mutluluk, korku, öfke, heyecan gibi duygular zihinsel süreçleri etkilerken, aynı zamanda düşünceler de duyguların yönünü değiştirebilir. Bu çift yönlü etkileşim, insan davranışlarını şekillendirir.


DİKKAT


Zihin belirli bir konuya yoğunlaşabilir ve dikkatini sürdürebilir. Ancak dikkat süresi sınırlıdır ve zihinsel yorgunluk, stres ya da çevresel uyaranlar bu süreyi kısaltabilir. Dikkat yönetimi, öğrenme ve verimli çalışma açısından büyük önem taşır. Dersine, okuduğuna, işine yoğunlaşma; başarıyı  artırır. 


BİLİNÇ VE FARKINDALIK


Zihin, bireyin hem kendi iç dünyasının hem de dış çevrenin farkında olmasını sağlar. Bu özellik sayesinde kişi; düşüncelerini gözlemleyebilir, duygularını tanımlayabilir ve çevresinde olup biteni anlamlandırabilir. Bilinç düzeyimiz, uyku, uyanıklık, dikkat gibi durumlara göre değişkenlik gösterebilir. Farkındalık, bilinçli karar alma süreçlerinin temelidir.


ÖZ-FARKINDALIK VE KENDİLİK BİLİNCİ


Zihnin en gelişmiş özelliklerinden biri de kişinin kendisini tanıyabilmesidir. “Ben kimim?”, “Nasıl biriyim?” gibi sorular zihinsel gözlemle yanıtlanır. Öz-farkındalık, hem kişisel gelişimin hem de sağlıklı ilişkilerin temelidir.


ESNEKLİK VE UYUM SAĞLAMA (ADAPTASYON)


Zihin, değişen koşullara uyum sağlama becerisine sahiptir. Yeni durumlara açık olmak, düşünce kalıplarını güncelleyebilmek zihinsel esnekliğin bir göstergesidir. Bu esneklik sayesinde insanlar krizleri atlatabilir, yeni yollar keşfedebilir. Zihinsel esneklik, gelişimin anahtarıdır.


Zihnimizi anlamak ve geliştirmek, daha bilinçli bir yaşam sürmenin kapılarını aralar.


Okuduğunuz için teşekkürler!..

04. 10. 2025

Dursun BİLGİN


Sonraki yazı: ZEKİ ALİ NEDEN ERKEN YAŞTA ÖLDÜ? (yaşanmış örnek olay)


Özetler

Türkçe 


Zihinsel işler; düşünme, hafıza, hayal gücü, öğrenme, dikkat, duygularla etkileşim, bilinç, öz-farkındalık ve adaptasyon gibi süreçleri kapsar. Zihin, hem bilgi işleme hem de duygusal deneyimleri anlamlandırma yeteneğine sahiptir. Bu işlevler sayesinde bireyler öğrenir, karar verir, kendini tanır ve çevresine uyum sağlar. Zihni geliştirmek, daha bilinçli ve dengeli bir yaşamın temelidir.


English Summary:


Mental functions include processes such as thinking, memory, imagination, learning, attention, emotional interaction, consciousness, self-awareness, and adaptation. The mind has the ability to process information and interpret emotional experiences. Through these functions, individuals learn, make decisions, understand themselves, and adapt to their environment. Developing the mind is key to living a more conscious and balanced life.