"Bir işe nasıl başlarsan öyle gider." şeklinde geçerli bir söz vardır. Zihnin bir olay ya da durum hakkındaki ilk izlenimleri, sonraki izlenimlere temel oluşturur. Bu ilk kayıtlar gelecekteki izlenimlerini önemli ölçüde etkileyecektir.
Çocuğumuzun bu yeni
döneminin ilk günleri, çocuk açısından önemlidir. Aile ve okulun etkileri ile
oluşturacağı okul imajı, onun okula karşı olumlu ya da olumsuz bir tutum
geliştirmesine neden olacak, bir ölçüde onun ruhunu etkileyecektir. Bu yönden
okulun açılışının ilk günlerinde, okula yeni gelen öğrencilere aile ve okul
olarak daha dikkatli davranılmalı; onlarda okula karşı olumlu bir imaj
oluşturmak için her türlü çaba gösterilmeli.
Aile olarak çocukta oluşacak
olumlu okul imajını zedelememek için okulla ilgili söz ve davranışlarımızda
daha dikkatli olmalıyız, onu okuldan soğutacak söylem ve davranışlardan uzak
durmalıyız.
Bu Konuda Ailelerin Yapabilecekleri
· Çocuğunuzu
okul çıkışında karşılayın.
Akşam paydosundan sonra çıkışta çocuğunuzu
karşılayıp sarılın. “Öğrenci olmak sana ne güzel yakışmış, seni iyi
gördüm.” benzeri olumlu sözler söyleyin.
· Evde
gündelik hayatınıza devam edin.
Her zaman okul konusunu açmak
yani bir konuda sürekli zihnini uyarmak onu sıkabilir, Bazı çocuklarda da “ okulun
kendinden çok önemsendiği” kanısının zihninde yerleşmesine neden olabilir. Belli
bir süre “okul” konusunu açmadan;
kendisini, aşırıya kaçmadan sevin. Böylece o kendisinin önemsendiğini anlayacak,
özgüveninin gelişimine katkı sağlanacak.
Okulun, öğretmenin, arkadaşların
iyi mi; kötü mü? Sana nasıl davranıyorlar? vb. kışkırtıcı, dedikodu ve
olumsuzluklara açık kapı bırakan soruları kesinlikle sormayın.
Çoğu anne baba
çocuklarına değer verdikleri ve bu konuları merak ettikleri için, çocukla karşılaşır
karşılaşmaz bu ve benzeri soruları sorarlar. Oysa böyle yargı ve olumsuzluk
soruları, çocuğun zihninde bir kuşku oluşturur. Zamanla zihninde öğretmenini ve
arkadaşlarını yargılamaya başlar. Onların olumsuzluklarına dikkatini yöneltir, kişileri birbirinden ayrıştırır, bunları gelir size anlatır. Böylece çocuğunuzda;
olumluları değil olumsuzlukları gören, şikâyetçi bir kişiliğe yönelme olasılığı
gündeme gelebilir.
·
Ya
çocuğum gerçekten eziliyorsa!..
Sizin önceden verdiğiniz eğitim
ve rehberlikle, çocuğunuz kendi
sorunlarını öncelikle kendi becerisiyle çözebilmeli. Ancak kendini aşan
durumlarda; çocuğunuz, kızacağınızı bilse bile, çözemeyeceği sorunlarını
öncelikle sizinle, sonra öğretmeni ile ve gerekirse polisle paylaşabilmeli.
Okulda herhangi bir sorun
yaşıyorsa,siz sormadan anlatacağını sanıyorum. Ancak bu konuda kuşkunuz varsa
dolaylı sorularla araştırabilirsiniz. Burada, sadece çocuğunuzun anlattıkları
ile yetinmeyin, sonra pişman olabilirsiniz.
·
Bugün okulda
ne yaptıklarını, sorun.
Okuldan dönen çocuğa, ara sıra
sorulabilecek güzel bir sorudur. İlerleyen saatlerde: “Bugün okulda ne
yaptınız?” anlamında onun kolaylıkla yanıtlayabileceği, açık sorular sorunuz.
Ör. Bugün okulda oyun oynadınız mı? Hangi oyunları oynadınız? vb. Dönüt olarak:
“Oh! Okulda ne güzel şeyler yapmışsınız, aferin size!” deyin. Bu durum
çocuğunuzun hoşuna gittiyse diğer günlerde de yaptıklarını size anlatabilmek
için dersleri daha dikkatle takip edip yapılanları aklında tutacak, gelip size
zevkle anlatacaktır.
Ters etki yapmaması için, yönteme ara sıra yer verilmeli,
çocuk anlatmaya aşırı zorlanmamalı.
· Çocuktan beklentileriniz
onun yeteneklerinin üzerinde olmasın.
Bazı ailelerin çocuktan,
özellikle akademik başarısındaki bitmek tükenmek bilmeyen beklentileri, onu
kaygı ve strese sürükler; başarısını olumsuz yönde etkiler; hatta ileride
okuldan nefret etmesine bile neden olabilir. Bu konuda gerçekçi olunursa,
çocuğun sadece başarısızlıkları değil, başarıları dikkate alınıp kendisine
sezdirilirse çocukta olumlu bir okul imajı oluşturulabilir.
Kalın; esenlikle, mutlulukla...
Dursun BİLGİN